KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Atatürk Savaş Esnasında Eğitim Kongresini Toplayacak Kadar Eğitime Önem Vermiştir

Herkese Parasız, Ulaşılabilir, Çağdaş, Kaliteli Eğitim Hizmeti Sağlayacağız

Bir siyasal parti olmanın ötesinde, devleti kurmuş bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, geçtiğimiz günlerde 36. Olağan Kurultay’ını yaptı. Kurultay sonrasında da olumlu bir gelişme olarak, sadece eğitimden sorumlu bir genel başkan yardımcılığı kurulduğunu tüm yönleriyle “En Çok MEB’in Sevineceği 20 Yıllık Eğitim Hayalimi, Doğru Bir Karar Alarak CHP Gerçekleştirdi” adlı yazımızda ele almıştık. Devleti kurmuş bir siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin eğitim adına da sorumluluğu büyüktür. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden bu yana, eğitimi temel bir mesele kabul etmiştir. Bunun için Tevhid-i Tedrisat Yasası’nı kabul etmiş, yeni harflere geçmiş; halk mektepleriyle, köy enstitüleriyle, okuma kampanyalarıyla devletin eğitim kampanyasına öncülük yaparak, dil ve tarih çalışmalarına önem vererek, insanımızı eğitmeyi, geliştirmeyi amaçlayan laik-demokratik-çağdaş-bilimsel bir politika uygulamıştır. Atatürk’ün savaş esnasında bile, eğitim kongresi toplayacak kadar eğitime önem verdiği bir gelenekten gelen CHP’nin, son kurultayında eğitimle ilgili nelerin ele alındığını incelemeye çalışalım.

Bu Kurultay, Devlette Liyakati Savunanların Kurultayıdır

Şimdi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasındaki eğitim vurgularından hareket edelim: “Bu kurultay; devletteliyakati savunanların kurultayıdır. Bu kurultay; çocuklarımıza daha iyi bir gelecek vaat edenlerin kurultayıdır. Bu kurultay; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye ant içenlerin kurultayıdır. Bugün, Türkiye, 5 temel sorunla karşı karşıya. Güneydoğu sorunu, demokrasi sorunu, ekonomi sorunu, eğitim sorunu ve dış politika sorunu. Bu sorunlar, karşılıklı birbirini etkilemekte ve sorunlar giderek derinleşmektedir.” Buraya kadarki kısımda Kılıçdaroğlu; eğitimde de liyakatin egemen olması gerektiğini, nasıl bir nesil yetişmesi gerektiğini vurgulayarak; eğitimi, ülkemizin 5 temel sorunundan biri olarak nitelendiriyor.

Eğitim, Bir Siyasal Partiye Militan Yetiştirme Amacıyla Yapılmaz

Kılıçdaroğlu; eğitimin, bir siyasal partiye militan yetiştirme amacıyla yapılmayacağını ise şu şekilde anlatıyor: “ Ve bir başka temel sorunumuz, üçüncü büyük temel sorunumuz eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlıdır. Bir ülkenin geleceğini belirleyen temel kıstas eğitimdir. Eğer bir ülkenin eğitimini bozarsanız; o ülke, geleceğini sağlıklı inşa edemez. O nedenle; eğitim de milli olmak zorundadır. Adı üstünde; Milli Eğitim Bakanlığı. Eğitim, bir siyasal partiye militan yetiştirme amacıyla yapılamaz. Okullarda, bir siyasi partiye militan yetiştirelim diye eğitim verilemez. Eğitim; çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir. Eğitim, Türkiye’nin geleceği ve güvencesi için verilir.” Kılıçdaroğlu’nun buradaki ana vurgularından biri de eğitimin niye milli olması gerektiğidir.

Her Bakana Göre Değişen Bir Eğitim Politikası Karşımıza Çıktı

Kılıçdaroğlu, eğitim politikalarının, bakandan bakana bile değiştiğini şöyle anlatıyor: “Değerli arkadaşlarım; bakın, eğitimde bir stratejiyi, bir politikayı her bakana göre değişen bir eğitim politikası ortaya çıktı. 21 yüzyıl, bilgi çağıdır. 21. Yüzyıl artık çok net şunu biliyor; insan beyni dünyanın en stratejik ürünüdür. Çocuklarımızı iyi yetiştirmek, bilgili yetiştirmek, kapasitelerini arttırmak, onların dünyayı sorgulamalarını sağlamak ve merak duygularını geliştirmek ve büyütmek ancak eğitimle olur ve biz bunu yapmaya kararlıyız. Bu hükümetin eğitim politikası yok, bunu herkes biliyor. Ve daha acı olanı ise şu; kendi çocuklarını denek olarak, milli eğitimde denek olarak kullanan tek ülke de dünyada bu hükümettir ve Türkiye’dir. Kendi çocuklarını eğitimde denek olarak kullanan tek ülkeyiz. Bugün, her 100 aileden 80’i, çocuğunun yurt dışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye’nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en temel verilerden birisidir. Eğitimin iflası, Türkiye’nin çağından kopması anlamına gelir. Çocuklarımızın ve ailelerimizin hayalleri, yanlış eğitim politikalarıyla körleştirildi. Bugün, eğitim sisteminden ne aileler, ne öğretmenler, ne öğrenciler memnun değiller. Eğitimi köreltilen bir toplumun geleceği kesinlikle yoktur.” Kılıçdaroğlu, bu kısımda insan beyninin önemini ve Türkiye’nin eğitiminin iflas ettiğini vurguluyor.

Bütün Öğretmenleri Toplumun En Saygın Kişileri Haline Getireceğiz

Kılıçdaroğlu, yukarıda, eğitimle ilgili saptamaları yaptıktan sonra, kendilerinin eğitimde neler yapacağını ise şöyle açıklıyor: “Biz ne yapacağız. Eleştirmek kolay. Önce şunu yapacağız; bütün öğretmenleri, öğretmen kardeşlerim size sesleniyorum, bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz ve bunun için bir Öğretmenler Meslek Kanunu çıkaracağız. Sadece öğretmenler için değil, Devlet Memurları Kanunu’ndan ayrı tutacağız. Onları bilgiyle donatacağız. Saygın kişiler olacak onlar. Ama onlar, aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak, ay sonunu nasıl getiririm diye kaygı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı, açlık sınırının üstünde olacak. Bunu söyleyince, bazıları açlık sınırı nedir diye soru sorabilir. Şu anda TÜRK-İŞ’in belirlemesine göre; açlık sınırı, Aralık 2017 itibariyle 5 bin 238 lira. Dolayısıyla, en düşük öğretmen maaşı bunun üzerinde olacak. Ayrıca, her öğretmene, 24 Kasım öğretmenler Günü’nde birer maaş ikramiye vereceğiz. Çocuklarımız için, gururumuz için, onurumuz için ve onların saygınlığı için. Taşımalı eğitime kesinlikle son vereceğiz. Nerede bir öğretmen varsa, nerede bir öğrenci varsa, onları yan yana getireceğiz. Ferhat ile Şirin’i buluşturur gibi, öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız ve iş garantili eğitime önem vereceğiz. Bütün sanayi bölgelerinde yatılı meslek lisesi olacak ve okulundan mezun olduğu gün işi hazır olacak. İşsizler ordusu değil, çalışanlar ve üretenler ordusu yaratacağız. Üreteceğiz ki; dünyada saygınlığımız olsun.” Kılıçdaroğlu’nun eğitimin çözümü olarak, öğretmeni merkeze aldığını görüyoruz. Ona göre; öğretmene gereken değerin verilmesi ve yatırımın yapılması halinde eğitimimiz daha iyi olacaktır. Diğer taraftan; üretime dayalı bir meslek eğitimini önemsediğini anlıyoruz.

Üreten Türkiye Olacak, Güçlü Türkiye Olacak

Doğrudan eğitimle ilgili söyledikleri kısmında olmasa da Kılıçdaroğlu, konuşmasının farklı yerlerinde eğitimle ilgili şu vurguları da yapmıştır: “Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında görüşü, ailesinin görüşü ne olursa olsun, bütün çocuklar geleceğimizin umudu olacaktır… Üreten Türkiye olacak, güçlü Türkiye olacak; üretirseniz güçlüsünüz. Üniversitede bilgi üreteceğiz, kültürde üreteceğiz, sanatta üreteceğiz, teknolojide üreteceğiz, üreteceğiz ki; ülkede saygınlığı olan bir ülke konumuna gelmiş olalım. Üzülerek söylüyorum ki; bilgi yoğunluklu üretimden Türkiye’yi yönetenlerin haberi dahi yok… FETÖ’yle mücadele adı altında, iktidara ne kadar muhalif kişi varsa, tüm kurumların üzerine baskıyla gidildi. Akademisyenler tutuklandı, üniversitelerden atıldı, yurt dışına çıkışları yasaklandı. Hukuki ve vicdani olarak haksızlığa uğradığına inandığınız kişilerin hakkını ve hukukunu savunmak bizim görevimizdir. Hapse atılan askeri öğrencilerin, üniversite hocalarının, Nuriye ve Semih’in haklarını savunmak bizim namus borcumuzdur.” Evet, buraya kadar olan kısım, Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmasının eğitimle ilgili yerleriydi.

Herkese Parasız, Ulaşılabilir, Çağdaş, Kaliteli Eğitim Hizmeti Sağlayacağız

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 36. Olağan Kurultayı sonrasında yayınladığı 17 maddelik sonuç bildirgesinde ise doğrudan eğitimle ilgili bir madde yoktur. Diğer taraftan; kurultay sonrası yeni seçilen CHP Parti Meclisi ise 13 maddelik bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildirinin 10. maddesi eğitimle ilgili olup, şu şekildedir: “ Herkese parasız, ulaşılabilir, çağdaş, kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti sağlayacağız.”

Evet, devleti kuran bir siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi, demokrasinin güzel bir örneği olarak, bir kurultayı daha geride bıraktı. Savaş sırasında eğitim kongresini toplayacak kadar eğitime önem veren Atatürk’ün partisi CHP, bu kurultayda da eğitime olan ilgisini bir kez daha ortaya koymuştur. Daha iyi bir Türkiye ve eğitim adına ve MEB’in de demokratik anlamda sınırlandırılması adına, başta Ana Muhalefet Partisi CHP olmak üzere, muhalefet partilerinin eğitime çözüm odaklı katkılarının devam etmesi gerekmektedir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN