KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir; Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir

MEB; Eğitim Eğitimcilere Bırakılacak Kadar Önemli Bir İştir Demelidir

Geçtiğimiz günlerde Samsun Valisi’nin yaptığı bir konuşma üzerinden eğitimde dayak konusu gündeme geldi; ama bu konu yeterince konuşulmadı. Vali ,“Terbiye amacıyla öğretmen arkadaşlar çocukları okşayabilir. Bize gelen şikayetlerde biz sizin yanınızda olacağız. ”dedi.Valinin konuşmasının devamında “Tabii eğer öğretmen psikopat değilse” kısmı da var. Ardından valilikten yapılan açıklamada “Söz konusu konuşmada bir öğretmenin öğrenciye şiddet uygulayabileceği anlamı kesinlikle kast edilmemiştir ” denildi. Doğal olarak kamuoyundan bir sürü tepki geldi bu konuyla ilgili. Dayağın eğitimde yeri var mıdırdan şiddete, vali kendi çocuğunun okşanmasına müsaade eder miye bir sürü konu konuşuldu. Ama dayak ve eğitim konusu yine her zaman olduğu gibi popülizmden uzak, pedagojik bir şekilde ele alınmadı. Bir kişinin vali ya da üst düzey yönetici olması her şeyi bileceği ve her konuda konuşacağı anlamına gelmez ve öğretmenlere dövme hakkı verme yetkisi de vermez. Bu tip konularda MEB yetkilileri çıkıp herkesin duyabileceği şekilde açıklamalar yapmalı ve eğitimin eğitimcilere bırakılacak kadar önemli bir iş olduğunu ifade etmelidirler.

Nush İle Uslanmayanı Etmeli Tekdir; Tekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir

Samsun Valisi’nin sözleri beni Ziya Paşa’nın “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.” sözlerine götürdü. Bu beyitleri Osmanlı döneminde, önemli devlet adamlarından Ziya Paşa, eserlerinde baskıcı yönetime karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savunmasına rağmen söylemiştir. Tanzimat dönemi edebiyatının kurucularından Ziya Paşa’nın bu sözünün anlamı; nasihat ile uslanmayanı azarlamalı, azarlama ile uslanmayanı pataklamalı, dövmelidir. Bu sözü pek çoğumuz eğitim sistemimiz içinde duymuşuzdur. Dayağın eğitim sisteminde eğitim öğretimde, sınıf yönetiminde yeri var mıdır sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Bu yönüyle dayağı ceza başlığı altında değerlendirmek gerekirse, eğitimde ceza konusu bir yazıya sığamayacak kadar geniştir.

Dayak Bir Sınıf Yönetimi İlkesi Midir?

Yapılan araştırmalarda, fiziksel cezaların yasal olmamasına ve yıllar önceden kaldırılmış olmasına rağmen yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu araştırma sonuçlarında fiziksel cezaların, sınıf yönetiminin yeterli uygulanamadığı durumlarda daha fazla uygulandığı görülmüştür. Eğitimin istendik davranış değişikliklerini amaçladığını düşündüğümüzde, aslında bu yanıyla dayak ile istendik davranış değişikliklerinin gerçekleşmediğini de görüyoruz. Ama burada dayak ile kastedilen disiplin ise, disiplin süreçlerinin nasıl gerçekleşmesi gerektiği farklı bir konudur. Eğitimde nasıl bir disiplin anlayışının kullanılması gerektiği kamu yöneticilerinin değil; eğitim bilimcilerinin ve alandaki eğitimcilerin vereceği bir karardır, bu konunun eğitimin bir konusu ve sınıf yönetimi ilkeleriyle bağlantılı olması nedeniyle. İç-dış, geleneksel, onarıcı pozitif disiplin ;eğitimde disiplin boyutuyla ele alınmalı ve okulun-sınıfın disiplini bu bağlamda belirlenmelidir.

Öğretmenin Vurduğu Yerde Gül Biter Mi?

Bizim geleneksel yapımız atasözlerimize de yansımıştır ve buradan aslında dayağın üstü örtük bir gerçekliğimiz olduğunu görüyoruz. Bunu, öğretmenin vurduğu yerde gül biter, dayak cennetten çıkmadır, sözlerinde görebiliriz. Öğretmenlerimizin de bunu tokatlama, kulak çekme ve vurma şeklinde uyguladıklarını görebiliriz. Biz öğrenciyken öğretmenler gününde öğretmenlerine hediye olarak marangozdan özel sopa kestirip götüren bir toplumuz. Bu yönüyle ceza, yani dövme aslında öğretmenin en son çaresizlik anında başvurduğu bir yöntemdir. Dayağı eğitimde bir metot olarak kullanması gerektiğini savunanlar olduğu gibi bunun karşısında da olanlar vardır. Bu görüşe göre dayak, öğrencilerin sosyal-eğitimsel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkiler ve başarısız bir yöntemdir. Diğer yönüyle şiddete maruz kalan çocuklar geleceğin şiddet uygulayan yetişkinleridir. Sonuç itibariyle dayak ciddi manada olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.

Öğretmen Dayak Değil; Çocuğun Yaşına Uygun Bir Disiplin Uygulamalıdır

Dayağın başarı adına etkili bir yöntem olmadığını anlıyoruz. Öğretmen bunun yerine çocuğun yaşına uygun bir disiplin stratejisi uygulamalıdır. Dayak, problemi çözmek yerine yeni problemlere yol açmaktadır. Eğitim fakülteleri öğretmenleri yetiştirirken, öğretmenler dayağın olumsuz etkileri konusunda bilinçlendirilmeli ve bunun yerine etkili sınıf yönetimi ilkelerini öğretmelidir. MEB iş başındaki öğretmenleri hizmet içi seminerlerle bu konuda daha fazla bilgilendirmelidir. Dayak uygulayan eğitim yöneticisi ve öğretmenlerle ilgili gerekli yasal yaptırımlar etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Kamu yöneticileri de iyi niyetle de olsa her konuda açıklama yapmak ve her şeyi bilmek zorunda değildirler. Aksi takdirde iyi niyetle de olsa konu bu örnekte olduğu gibi bu noktalara gelebilmektedir. Nasihat ile uslanmamanın tek yolu azarlamak, azarlamak ile uslanmayanın tek hakkı dayak değildir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN