KAYNAK – GERÇEK MUHABİR

Yüzde Israr Etme, Doksan da Olur. İnsan Dediğinde Noksan da Olur. Bir Sürçmekle At Ayağı Kesilmez.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, ÖSYM’nin üniversite yerleştirmelerinde yaptığı hataya ilişkin değerlendirme yaparken “özür dilemek” le ilgili şu açıklamaları yaptı: “Bir hata, hatanın hiç bir zaman iyisi olmaz. Birinci husus o. Keşke olmasaydı. İkinci husus, hatadan dolayı özür diledi. Özür dilemek değerler eğitiminin bir parçasıdır. Özür dilemek o kadar kötü bir şey değildir, onu da söyleyeyim. Mevlana, yüzde ısrar etme, doksan da olur. İnsan dediğinde noksan da olur, demiştir. Pir Sultan Abdal da, bir sürçmekle at ayağı kesilmez, demiştir.” ÖSYM’nin yarattığı mağduriyeti ve yaptığı hatayı eleştiri hakkımız saklı kalmakla beraber  “özür dilemek” konusunu ele alalım istedik.

                                                 Özür Dilemek Bir Erdem Midir?

Özür Dilemek felsefeden ahlaka, dinlere, edebiyata pek çok alanın konusu olmuştur. Özür dilemek, yapılan bir yanlıştan ötürü bağışlanmayı istemek, anlamına gelir.  İsmet Yılmaz’ın Mevlana ve Pir Sultan’ın sözleriyle desteklediği özür dilemek, kimi felsefelerde de bir erdem olarak kabul edilir. Özür Dilemek, bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürmek ve bu kusurun hoş görülmesini istemektir. Bu tarafıyla da bir kusurdan, başarısızlıktan pişmanlık duymaktır. Uluslararası literatürde ise, yanlış yaptığımız bir şey hakkında üzgün olduğumuzu söyleme ya da yazma, bir yanlışa ya da probleme sebep olan şey için söylenen bu söz ya da yapılan açıklama anlamlarındadır. Sayın Bakan daha iddialı ve idealist bir şekilde özür dilemeyi daha üst bir “level” a çekerek, özür dilemek değerler eğitiminin bir parçasıdır diyor.

                                   Özür Dilemek Değerler Eğtiminin Bir Parçası Mıdır?

Elbette herhangi bir konuda yapılan hatanın, suçun farkına varıp özür dilemek insani bir özelliktir. Özür dilemek dinen de bir nevi af dilemek, tövbe etmektir. Yani bir terbiye kuralıdır. Dinin bu yanıyla bireyin günahının ve suçunun farkına varmasıdır, özür dilemek. Sosyolojik olarak da insanlar yaptıkları hataların farkına varıp birbirlerinden özür dilemezlerse, barış içinde bir arada yaşamak zorlaşır ve çatışmalar artar. İnsanlar arası ilişkilerde çatışmayı azaltmanın bir yöntemidir de özür dilemek. Yaptığımız yanlıştan sonra özür dileyerek, karşımızdaki kişinin iç dünyasını onarabiliriz. Özür dileyerek karşımızdakine yaptığımız hatanın farkına vardığımızı iletebiliriz. İnsan sevgisiyle dolu, kendisiyle barışık, egolarını yenebilen insanlar özür dileyebilir. Değerler eğitiminin önemli bir parçası olması gereken özür dilemek bu yanıyla çatışmaları da azaltır.

                               Özür Dilemek Çatışmasız Bir Hayatın Anahtarıdır

Özür dileyen kişi kendi hatasıyla yüzleştiğinden, kişiler arası ilişkileri yeniden onarmanın ve çatışmasız bir hayatın anahtarıdır da özür dilemek. Bu tip durumlarda kibir özür dilemeye galip gelmemelidir. Ancak özür dileyerek o küçücük gönüllere yeniden girilebilir, buzlar eritilebilir. Bu yanıyla özür dilemek negatif bir şey olmadığı gibi, özür dilememek bir özürdür. Özür dilemenin; kabul etme, özür, telafi etme ve söz verme boyutları bulunmaktadır. Aslında kişi özür dileyerek kendi kendisine olan saygısını arttırır. Özür dilenen kişinin özrü kabul etmesi ona da saygı duymamızı sağlar. İnsan özür dileyerek öğrenir. Özür dilemek bir yaşanmışlıktır. Yani bir eylem gerçekleşir, A kişisi bu eylemin B kişisini rahatsız ettiğine inanır ve sonuç olarak da A kişisi bu eylemin sorumluluğunu üstlenir ve B kişisinden özür diler. Yani bu süreç aynı zamanda A kişisi için bir öğrenme ve olgunlaşma sürecidir. Buradan da özür dilemenin işlevleri olduğunu anlıyoruz.

                                               Özür Dilemenin Ne Gibi İşlevleri Vardır?

Uzlaştırıcılık, toplumsal dengeyi ve uyumu sağlama, iyi ilişkilerin devam etmesini amaçlama, karşıdaki kişiye itibarını iade etme, imajın düzeltilmesi özür dilemenin işlevlerindendir. Özür dilemek psikolojik olarak, kişinin kendisiyle barışık olduğu, empati yapabildiği ve iç güdülerinin kuvvetli olduğu anlamlarına da geldiği için, özür dileyen kişinin sağlıklı bir ruh haline sahip olduğunun da göstergesidir. Diğer taraftan sosyolojik boyutuyla Sayın Bakan’ın dediği gibi, özür dilemeyi değerler eğitiminin ciddi ve önemli bir parçası haline getirip yaygınlaştıramazsak, toplumumuzda adaleti tahsis etmekte zorlanırız, çatışmalar artar, kan davalarına varacak şekilde ve özrü kabahatinden büyük olacak şekilde toplumsal kaoslar yaşarız. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN