KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Bu Büyük Coğrafyayı Fırsata Çevirecek Eğitim Ordumuz Olmalıdır

Ülkemizin en önemli değeri gençlerimiz ve çocuklarımız. Ülkemiz Kurtuluş Savaşı’nı gençlerimiz ve vatan sevdamız sayesinde yedi düvele karşı savaşarak kazanmıştır. Bu yönüyle o dönemde ve şimdi eğitim ordumuz en büyük silahımızdır. Ve doğal olarak 21 YY da en büyük silahımız gençlerimiz ve çocuklarımızdır. Bitmeyen petrol kaynağımız maden yataklarımız yoktur. Ama coğrafyamız ve bu büyük coğrafyayı fırsata çevirecek eğitim ordumuz olmalıdır. Öyleyse eğitim yöneticilerimizde vebal vardır. Ülkemizin geleceğinin şekillenmesi eğitim yöneticilerimizin elindendir.

Ülkemiz uzun yıllar merkezi sınavlar için oldukça yüklü ekonomik ve zaman ve kaynak harcamıştır. Hızla artan eğitim çağı nüfus ve değişen teknolojik medeniyet devrimi eğitim yöneticilerinin sistem üzerinde hızlı karar vermelerini sağlamıştır. Türkiye son otuz yılında büyük medeniyet dönüşümüne kültürel ve ekonomik dönüşüme eğitim politikaları yönünden hazırlıksız yakalanmıştır.

1990lardan itibaren hızla artan kent nüfusu eğitim politikaları üzerinde yeni tartışmaları getirmiştir. Nitelikli okullar ya da kent yerleşimlerindeki çarpıklıklardan dolayı ekonomik ve sosyal düzeyi iyi olan bölgedeki okullar toplum üzerinde baskı yaratarak çocuklarının daha iyi okullarda eğitim görmesi ve gelecek kaygısı oluşmasına neden olmaya başlamıştır süreç içerisinde. Ve eğitim politikaları uzunca bir dönem kaçınılmaz olarak sınav odaklı oldu.

1980-1996 KOLEJLERE GİRİŞ sınavı okul başarı puanına göre alınan tek oturum çoktan seçmeli, 1996-2005 arası LİSELERE GEÇİŞ Sınavı isteğe bağlı tek aşama tek oturum, 2005-2012 arası OKS tek oturum tüm öğrencilerin zorunlu katıldığı sınav,2012-2014 OKS üç aşamalı 5-6-7 sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katıldığı sistem,2014-2018 TEOG tek aşamalı tüm öğrencilerin tüm liselerin bu sınavla öğrenci aldığı sistem, 2018 MEOG sadece merkezi sistem sınavı ile (FEN LİSESİ SOSYAL BİLİMLER LİSELERİ VE ANADOLU TEKNİK LİSELERİ) okullara yerleştirme sistemi.

Ortalama 25 yılda 6 defa değişen ve son 10 yılda 4 defa ortalama 2 buçuk yılda bir değişen sistem. Topluma ekonomik ve zaman maliyeti tartışılamayacak düzeyde. Kaybedilen çocuklara oluşturduğu travmalar tartışılamayacak düzeyde… Yılda on milyarlarca boşa giden masraflar. Sonuç… Tekrar başa dönüş…

Mesele neydi, amaç ve hedef neydi? Toplum olarak nasıl bir hedefimiz olmalıydı? Aslında çözüm çokkkk basitti… Mesele problemi mi çözmek yoksa problem üzerinden rant mı çevirmek 1996-2016 DERSANE düzeni en bariz örnektir…

Çözüm nedir? Çözüm BİLSEM ler aracılığı ile üstün zekâlı/üstün yetenekli öğrencilerimizi ilkokul birinci sınıftan itibaren zekâ ve 4. 5. 6. sınıflardan itibaren yetenek testleri ile tespit etmek ve %5-10 arası dilimi FEN BİLİMLERİ ve SOSYAL BİLİMLER okullarına göndermektir. Diğer öğrencileri toplumun ihtiyacı olan hizmet sanayi tarım ve diğer sektörler ihtiyacı olan meslek lisesi ve Anadolu liselerine göndermektir.

 

İkinci çözüm önerisi olarak isteğe bağlı ve çerçevesi oluşturulmuş şekilde bazı okulların(sayısı 10 u geçmeyen)kendi sınavlarını kendilerinin yapmasını sağlamalı ve alternatif ölçme araçları oluşturması sağlanmalıdır. Bu okullar MEB den farklı değerlendirme araçları ile hem zekâ hem yeteneğe odaklı olmalı ve geleceğin bilim adamları yakalanmalıdır. Kendi sınavlarını yapan okullar yalnız teste odaklı değil, yazılı ve sözlü sınav yapabilmeli ve bu sınav sonucunda öğrenci alabilmelidir. Geleceğin bilim adamları yalnız test yeteneği ile tespit edilemez. Alternatif araçlar da kullanılmalıdır.

EĞİTİMCİ 40 düşünüp 1 karar vermelidir. Sürekli sistem değişikliği hem devlete güveni azaltır hem çocuklarımızın psikolojisini bozar. O bakımdan Eğitim yöneticilerinin düşünen yönü ağır olmalı ve düşünceye önem vermelidirler. İşte ortaöğretime geçişe de bu bağlamda bakmalı. Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin…

TEILEN