KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Abidin Bana Mutlu Eğitimin Resmini Çizer misin?

PISA 2015 “Öğrenci Refahı” raporuna göre, ülkemiz yaşam memnuniyeti anket sonuçlarına göre OECD ülkeleri arasında son sırada yer aldı. Yani ülkemizdeki öğrenciler OECD’nin en mutsuz öğrencileri. Bu değerlendirmelere göre Meksika 8.27 puanla en mutlu öğrencilere sahipken; biz 6.12 puanla son sırada yer aldık. Öğrenci refahı araştırmasında öğrencilerin okul başarıları, arkadaşları ve öğretmenleri ile ilişkileri, okul dışındaki vakitlerini nasıl geçirdikleri ve aile yaşamları incelendi. Yine bu verilere göre öğrencilerimizin 28,6’sı hayatından hiç memnun değilken, sınavlara çok iyi hazırlanmasına rağmen kaygı duyduğunu söyleyen öğrencilerin oranı 58,8, ders çalışırken stres altında hissedenler %56 ve okullarda birkaç kez herhangi bir zorbalığa maruz kaldığını söyleyenler ise %18,6. Bu sonuçlardan eğitim sistemimizin ve bizim çocuklarımızı mutlu edemediğimizi anlıyoruz.

Çocuklarımızın Mutsuz Olmasının Nedeni Biziz…

İyi, sevinçli ve halinden memnun olma durumu olarak tanımlayabileceğimiz mutluluk TDK’da bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, saadet, bahtiyarlık olarak açıklanmaktadır. Mutluluk duygusu en yoğun olarak ağız ve göz bölgesinde izlendiğinden en iyi göstergesi gülümsemedir, iyi olma halidir. Felsefe tarihi yüzyıllarca mutluluğu tartıştığı gibi pek çok felsefi sistemin temel amacı da mutlu insan yetiştirmektir. Keza ilkçağdan beri savunulan felsefi görüşlerden birine göre insan eylemlerinin nihai ereği mutluluktur. Çocuklarımızın mutsuzluğunun nedenlerini ortaya koyup; çözüm yolları üretmek zorundayız.

Mutluluk Çocuğu Başarıya Taşır

Ana sıkıntılardan biri, öğrencilerimizin bu çalışmanın sonuçlarına göre hem başarısız hem de mutsuz olmuş olmalarıdır. Listede başarısız ama mutlu olan ülkeler de var. Ama bizimki ilginç bir skala. Biz hepsinden farklılık gösteriyoruz. Örneğin uzak doğulu gençler mutsuzlar ama ters oranda gayet başarılılar. Biz hem mutsuz hem başarısızız… Ve maalesef kızlarımız erkeklerimizden de mutsuz. Daha sağlıklı bir toplum için öğrencilerimizi mutlu kılmak zorundayız. Mutlu olan çocuklar doğal olarak daha başarılı olacaklardır. Mutluluk konusunun da eğitim sistemi, okul, öğretmen ve aile gibi pek çok değişken boyutları bulunmaktadır. PISA’nın bu sonuçlarına göre ailelerinin günlük hayatta biraz zaman geçirip sohbet ettiği, beraber akşam yemeği yediği, sadece okulda olup bitenler üzerine sohbet ettiği çocuklar daha mutlu ve başarılılar.

Eğitim Sistemi İçinde Mutluluk

Birleşmiş Milletler 2013 raporunda, ülkelere önceliklerini gözden geçirmelerini tavsiye etmekte; bunu yaparken de bireylerin ve toplumların mutluluk faktörlerini arttıracak arayışları öncelemelerini önermektedir. Örneğin bu konuda Bhutan Devleti gayri-safi milli mutluluk indeksi tanımlamış; Venezuela’da mutluluk bakanlığı kurmuştur. Bu devlet politikaları temelinde eğitim sistemimiz ve okullarımız örgütsel mutluluğu yakalayarak, bunu öğrenciye de yansıtmalıdırlar. Nitekim okullarımız çocuklarımızın mutlu olmaları adına en az aileleri kadar önemlidir. Okulların tek hedefi başarılı ve nitelikli öğrenci yetiştirmek olmamalıdır. Örgütteki genel mutluluk öğrenciye de yansıyacaktır. Mutlu bir okul ve ailedeki çocuğun akademik başarısı da artacaktır.

Aileler Evleri Bir Yuvaya Çevirmelidir

Eğitimin ana amaçlarından biri mutluluk olmalıdır. Mutlu çocuklar ahlaki olarak da mutlu olurlar, şiddet uygulamazlar. Bireysel ve toplumsal mutluluğu da ancak iyi bir eğitimle yakalayabiliriz. Bu anlamda çocuklarımızın mutlu olması için aileler de evleri tam bir yuvaya çevirmelidirler. Mutlu çocuk kendini okuluna ve ailesine ait hissedebilendir. Aile ve okul, çocuğu sosyal ve spor faaliyetlerine daha fazla yönlendirmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığından Mutluluk Eğitim Bakanlığına

MEB adeta Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Mutluluk Eğitim Bakanlığı’na evrilmelidir. Eğitim sistemi, okullar ve öğretmen sadece nitelikli değil; mutlu öğrenci yetiştirmeyi de hedeflemelidir. Eğitim sisteminin içindeki örgüt mutluluğu ve iletişimi öğrenciye de yansıyacağından MEB bu konuda daha özenli olmalıdır. Müdür ve öğretmenlerin seçiminde 21. yüzyıl becerileri içerisinde olan kişiler arası iletişim becerileri ve entelektüel birikimler daha fazla göz önüne alınmalıdır. Müdür ve öğretmenler için çevrimiçi ortak iletişim portalları kurularak problem çözme becerileri geliştirilmelidir. Yönetici, öğretmen ve öğrenciler arasında güven arttırıcı aktivite ve paylaşımlar sağlanarak iletişim kanalları daha da güçlendirilmelidir. Öğretmenler öğrencileriyle olan iletişimlerinde daha fazla sabır göstermeli; tutarlı, hoşgörülü ve fedakar olmalıdırlar. Öğrenciler için pozitif düşünce kulüpleri kurulmalıdır.

TEILEN