KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Sakın Felsefe Okumayın…

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez geçen hafta IV. Kocatepe Gençlik Fuarı’nın açılışında gençlere yönelik diyanetin akıl-felsefe açılımı sayılabilecek önemli bir konuşma yaptı. Ama bizler her zaman olduğu gibi görmek istediğimiz gibi gördük, bu konuşma kamuoyunda aklı ve felsefeyi ön plana çıkaran yanıyla yer bulamadı. Coğrafyamızın içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında gençlerimizi yönlendirebilme adına dogmaları, safsataları, tabuları karşısına almış felsefeyi, aklı ve bilimi yücelten bir konuşmaydı. Bu akıl ve felsefe açılımının uygulanmasına yönelik MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığı yine aklı ve bilimi merkeze alıp işbirliği yapmalı, din ve eğitim gibi hassas ve önemli alanların ne olduğu belirsiz yapıların eline geçmesini engellemelidirler.

Hız ve Haz Çağında, Bu Çağın Kötülüklerine Bulaşmadan Yaşayan Her Genç Bir Kahramandır

Mehmet Görmez, ‘Hız ve haz çağında, bu çağın kötülüklerine bulaşmadan yaşayan her genç bir kahramandır. Allah rızası etrafında bir araya gelişiniz, iyilik ve güzellik etrafında, hak, adalet, ilim, marifet etrafında hasbi olarak bir araya gelişinizin Allah katında çok büyük değeri var.’diyerek gençleri çağın getirdiği kötülüklerden uzak durmaları yönünde uyarıyor. Gençlerin iyilik, güzellik, adalet ve ilim etrafında bir araya gelmelerinin altını çiziyor. Elbette ki herkes için geçerli ve uygulanabilir bir adaletten ve bunun gençlere tavsiye edilmesinden daha güzel bir şey olabilir mi? Bizler ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır, diyen bir kültürden geliyoruz. Sayın Başkan iyiliği, güzelliği ve ilmi özendiriyor.

Akıl Kalesi İçine Cehaleti Sokmayan Bir Kaledir

Aklın önemi ve gücü ise şu şekilde ifade ediliyor Görmez tarafından: ‘Eğer akıl iman etmezse, kalp imanı tutamaz. Eğer kalp akletmezse, akıl iman edemez. Allah’ın kitabına baktığımız zaman yetmişi aşkın yerde Allah’ın akla değer katarak, aklın eylemine değer vererek, aklı yücelterek değer verdiğine şahit oluyoruz. Çünkü akıl sorgulayacak, akıl doğruluğu tespit edecek. O zaman iman sağlam olur. Kur’an-ı Kerime göre akıl bir kaledir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de aklı ifade eden kelimelerin semantik anlamlarını topladığımız zaman akıl insanı kötülükten alıkoyan en büyük güç olarak ortaya çıkar. Akıl kalesi içine cehaleti sokmaz. Akıl kalesi sahibini ilimle beraber yaşatır. Aklı dışlayan, aklı aşağılayan, hafife alan hiçbir düşünce, hiçbir söz ne Kur’an-ı Kerim’e ne de İslam’a mal edilebilir.’ Bir Diyanet İşleri Başkan’ı daha ne deyip de aklı ön plana çıkarsın, akıl dışı uygulamalara, akımlara ve kişilere savaş açsın? Coğrafyamızdaki bireysel ve sosyolojik pek çok negatif olayın nedeni Görmez’in adeta meydan okuduğu bu irrasyonalitede ve maalesef bununda din adına yapılıyor olmasındadır.

Medeniyetlerimizi Akılla, Felsefe ile Kurduk

Görmez konuşmasının bu kısmında da akıldan ve felsefeden kaçılmamasını öğütlüyor: ‘Pek çok sarıklı, cübbeli insandan ‘Sakın felsefe okumayın. Çünkü o takdirde imanınız zayıflar.’ diyen nice insanları duyarsınız. Sakın buna itibar etmeyiniz. Zira ilk asırdan itibaren biz hüküm ve hikmeti birleştirmiş, bütün felsefelere meydan okumuş, İslam felsefesini vücuda getirmiş bir medeniyetin çocuklarıyız. Kurmuş olduğumuz medeniyetleri akıldan kaçarak, aklı kötüleyerek değil, Allah’ın verdiği akıl nimetini kullanarak kurduk. Fıkıhla felsefe, tefsirle fizik, kimya, tasavvuf ile hadis birbirinden ayrılacak şeyler değildir. Bütün bunları daima birlikte ele almalıyız.’ Diyanet İşleri Başkanımız açık açık aklı ön plana çıkarmayı ve felsefe okumayı öneriyor. Felsefe okumanın imanı zayıflatmayacağını söylüyor. Sakın felsefe okumayın diyen pek çok sarıklıya, cübbeliye itibar etmeyin diyor. Tabi ki felsefeyi aklı ön plana çıkarması tartışmasız eleştirel ve özgür düşünceyi ön plana çıkartacaktır. Ama ‘fıkıhla felsefe, tefsirle fizik, kimya, tasavvuf ile hadis birbirinden ayrılacak şeyler değildir’, diyerek konuların bir bütün olduğunu, bilimin ve dinin birbirine aykırı alanlar olmadığını ifade etmesi gayet zarif ve hayati değerdedir.

Başkan Gençlerimizi Sosyal Medyadaki Tehlikelere Karşı Uyarmıştır

Yukarıdaki konudan ve tartışmalardan bağımsız olarak bu yazı bittikten sonra Sayın Görmez şu şekilde bir konuşma daha yaptı: “Sevgili gençler 140 karakterli lüzumsuz ifadelerden uzak durun. İnternette sosyal medyada beyninizi teslim alan yüreğinizi işgal eden her türlü görüntüden, lüzumsuz sözden ve yazıdan uzak durun. Ta ki kimse gelip kalbinizi cep telefonuyla işgal etmeye ve cep telefonuyla aklınızı ve ruhunuzu teslim almaya kalkmasın.” Ne mi oldu sonrasında? Bir kesim konuşmanın tamamını dinlemeden ve ilgili metni okumadan direk taarruza geçti. Aman efendim sosyal medyaya karşılar vs. vs… Sayın Görmez ’in savunulmaya bizimde onu savunmaya ihtiyacımız yoktur. Bu kesimin kaygılarını ve hassasiyetlerini elbette anlıyor ve katılıyorum. Ama Başkan çok şık ve zarif bir şekilde gençlerimizi sosyal medyadaki tehlikelere karşı uyarmıştır, olması gerektiği gibi. Zaten yukarıdaki gibi aklı ve felsefeyi, bilimleri ön plana çıkaran bir kişi niye sosyal medyaya karşı olsun. Başkan bilinçli bir sosyal medya kullanımını öneriyor. Şimdi gelelim asıl konuya. Tabi ki Başkan bu konuda gösterdiği hassasiyeti diğer tüm toplumsal olaylarda göstermeli ve sesini tüm sosyal kesimleri ilgilendiren tüm konularda yükseltmeli ve her kesime eşit mesafede olmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924 yılında bizzat Atatürk tarafından kurdurulmuş bir kurumdur. Atatürk içinde bulunduğumuz coğrafyanın tüm koşullarının ve dinin öneminin farkında olarak kurdurmuştur diyaneti. Mehmet Görmez’e ve diyanete saldırarak egomuzu tatmin edebiliriz. Ama emin olun bu işten hepimiz zarar görürüz. Tam tersine daha güçlü ve sağlıklı bir diyanet için hep beraber mücadele etmeli ve diyaneti daha naif eleştirmeliyiz. Aksi takdirde din gibi hassas bir alanın ne olduğu belirsiz yapıların eline geçmesi halinde neler olabileceğini tahmin bile edemeyiz?

MEB ve Diyanet Aklı ve Felsefeyi Daha Fazla Ön Plana Çıkarmalıdır

Laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı olmalı mıdır, Diyanetin bütün uygulamaları doğru mudur, tartışmaları başka bir konudur. Ama reel olarak bir coğrafyada ve ülkede yaşıyoruz. Bu anlamda Mehmet Görmez’in aklı, ilimi, felsefeyi ön plana çıkaran konuşmaları ve gençlere önerileri çok önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı daha fazla işbirliği yapıp aklı ve felsefeyi ön plana çıkarmazsa neler olduğunu, bu boşlukları kimlerin doldurduğunu yaşayarak gördük. Din ve eğitim alanları tüm yurttaşlarımızı doğrudan ilgilendiren önemli ve hassas alanlardır. Elbette ki Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı mükemmel değildir. Ama hepimiz bir araya gelerek mükemmele yakın yapabiliriz. Bu çocuklar, bu öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı bizim. Hepimiz saldırarak değil, daha kucaklayıcı, yapıcı olarak, hep beraber çok güzel şeyler yapabiliriz. Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin…

TEILEN