KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Kitaplar Elimizdeki Cep Telefonları Kadar Görünür Olmalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç gündür gençliğin, bilimin, okumanın ve eğitimin önemini vurgulayan konuşmalar yapıyor. Eğitim ağırlıklı olan bu konuşmalar adeta kendisinin eğitim manifestosu niteliğindeydi. Eğitimin önemini vurgulayan bu konuşmalardan birinde Cumhurbaşkanı ‘Gençler mühendislik bilimleri, tıp bilimleri, fen bilimleri çok önemli.’ diyerek gençlerimizi dünyada çok önemli olan pozitif bilimlere yönlendirdi. Yani fendar nesillerin öneminin altını çizdi. Gençlerden umutlu olduğunu söylediği bir başka konuşmada ise ‘Ülkemizdeki mesele kitap bulamama değil kitap okumama sorunudur. Okuma derken öyle 140 karakterlik sosyal medya okumalarından veya arama motorlarından derlenen kaynağı belirsiz bilgi kırıntılarından bahsetmiyorum. Bunların insanı götüreceği yer malumatfuruşluktur, bunu da bilmenizi istiyorum. Teknolojinin ulaştığı seviyeye rağmen kitaplar hala kendini geliştirmek isteyenlerin vazgeçilmez hazineleridir, ben buna inanıyorum. Batıda 10’ar bin, hatta 100’er bin 100’er bin basılan kitapların bizde bin-bin basılması ve onların bile doğru dürüst satılmaması üzerinde çok düşünmemiz gerekir, diye düşünüyorum. Elimizdeki cep telefonlarının görünürlüğü kadar kitapların görünürlüğünü sağlamadan bu meseleyi çözemeyiz. Kendimizi kandırmayalım, ülkemizdeki mesele kitap bulamama, kitaba ulaşamama değil, kitap okumama sorunudur.’ diyerek kitapların ve okumanın ne kadar önemli olduğunun altını çizmiştir.

Cumhurbaşkanı Fendar, Kitap Okuyan Nesiller İstiyor

Cumhurbaşkanının kitaba ve okumaya önem veren, dünya okumaları yapabilen, kendini çok yönlü geliştiren, fen bilimleri-tıp bilimleri-mühendislik bilimlerine yönelen fendar ve okuyan bir nesil istediğini görüyoruz. Cumhurbaşkanının bu eğitim felsefesi açıklamaları,kendisinin eğitim manifestosu olmanın ötesinde devrim niteliğinde ve altın değerinde açıklamalardır.

Cumhurbaşkanı Gençlerden Umutluyum

Cumhurbaşkanı gençlerden umutluyum diyerek gençlere önemli sorumluluklar yüklemektedir ve adeta bütün ümidim gençliktedir,demektedir. “Gençlerin potansiyellerini eğitimle, kültürle, kitapla, araştırmayla, muhakemeyle, mukayeseyle zenginleştirdiğimizde hayalini kurduğumuz medeniyetimizin yükselişini yakaladık demektir. “ diyerek de araştırmanın, eleştirel düşüncenin, eğitimin, kültürün önemini vurguluyor. Genel olarak baktığımızda gençlerin bu ülkenin geleceği olduğunu, onlara güvendiğini ve onlardan umutlu olduğunu vurguluyorama en önemlisi eğitimin, fen bilimlerinin ve kitap okumanın öneminin bu kadar net bir şekilde gençliğe değer atfedilerek ortaya konmuş olmasıdır.

Neden Fendar ve Kitap Okuyan Nesiller?

Cumhurbaşkanının domino taşı etkisinin öneminin farkında olarak bu kadar yüksek sesle ve bilinçli olarak eğitimin, fen bilimlerinin ve kitap okumanın önemini ortaya koyduğunu düşünüyorum. Çünkü Mamak’taki bir domino taşı Ankara’yı, Ankara’daki Türkiye’yi, Türkiye’deki tüm dünyayı etkiler. Bu nedenle eğitim, fen bilimleri ve kitap okuma alanlarındaki olumlu gelişmeler ve bilinçli güçlü bir gençlik demek daha güçlü bir Türkiye anlamına gelecektir. Güçlü bir Türkiye de tüm dünyanın dengelerini değiştirecektir. Sahip çıkılan, donanımlı, eğitimli, kitap okuyan bir nesil Türkiye’yi uçurur. Eğitimin öneminin ve değerinin arttığı bir dünyada ülkeler hızla eğitime büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Dünya bugün 4.0 endüstri devrimini konuşuyor. Kodlama, girişimcilik, inovasyon, üretim, patent, beceri temelli eğitim ve STEM gibi konular daha ön plana çıkıyor.

Tüm Yollar MEB’in Daha İyi Yönetilmesine Çıkıyor

Cumhurbaşkanı’nın altını çizdiği fendar ve kitap okuyan nesillerin yetişmesi de dahil tüm bu eğitim hedeflerinin gerçekleşmesi ancak MEB’in daha iyi yönetilmesiyle mümkündür. Gençlerimize 21. yy. becerilerini kazandırtmak, teknolojiyi sadece bilgiye ulaşabilmek için değil amacına uygun bir şekilde kullandırtmak, gençlerimizin elinde kitapları telefonlardan daha görünür kılabilmek, sorgulayan, bağımsız karakter sahibi nesiller yetiştirebilmek gibi tüm hedefleri ancak iyi yönetilen bir MEB gerçekleştirebilir. Bunun için de MEB’de çok başlılık olmamalı, işler yavaşlatılmamalı, hep birileri eğitimden anlamayan birilerinin arkasını toplamak zorunda kalmamalı. Aristoteles’in dediği gibi en iyi sistem diye bir şey yoktur. En iyi sistem; sistem en kötü sistem bile olsa en nitelikli insanların yönettiği sistemdir. MEB’de de bu nitelikte insanlar vardır.Mademki Cumhurbaşkanı’nın söylediği hedefleri gerçekleştirmenin tüm yolları MEB’in daha iyi yönetilmesine çıkıyor, o halde Amerika’yı yeniden keşfetmenin anlamı yok. Bir an önce bu işi zaten bilenleri MEB’in başına getirerek gençlik, bilim, okumama ve eğitim sorunlarının üzerine hızla giderek, zaman kaybetmeden bu sorunlar çözülmelidir.

Cumhurbaşkanı’nın söylediklerinin gerçekleşebilmesi ve eğitim sistemimizin daha ileriye gidebilmesi adına bu söylenenlerin içinin bilime, akla ve liyakate uygun bir şekilde doldurulup formülize edilmesi ve bunların eğitimden anlayan, eğitim tecrübesi olan ve eğitim bürokrasisini bilen, akademik bilgiden anlayan ama bunu günlük eğitime de uyarlayabilen bir BAKAN ve liyakatle gelmiş nitelikli uzman üst düzey eğitim bürokrasisi tarafından uygulanması gerekiyor. Unutmayalım eğitimi ve eğitim bürokrasisini bilmeyen bir bakanın eğitimin ve eğitim bürokrasisinin resmini çekmesi en az 3 yılını alır.Ülkemizin böyle bir hata yapıp 3 yıl daha kaybetme lüksü yoktur.

TEILEN