KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Direktörün Söylediklerinde Yeni Bir Cümle Söyleyin, Ülkeyi Terk Edelim

Gazetelerin Eğitim Editörleri, Eğitim Bilimcilerimiz Daha Fazlasını Hep Söylüyorlar

PISA Direktörü Andreas Schleicher, bir gazeteye ülkemizin eğitimiyle ilgili bir demeç verdi. Öncelikle belirtelim ki; tabi ki ülkemizin eğitimi daha iyi olmalı, ülkemiz uluslararası sınavlarda daha başarılı olmalıdır. Ülkemiz, bu uluslararası sınav sonuçlarını önemsemeli, dünyadaki yerini görmeli ve bu sonuçlardaki fotoğraflara göre eğitimimizi dizayn etmelidir. Ama buradaki ilginç nokta şudur; pek çok kişi, farklı nedenlerle de olsa, define bulmuş gibi; hiçbir orijinalliği olmayan ve çözüm önermeyen bu röportaja sarıldı, ülkemizin eğitimini eleştirmek için. Bu söyleyeceklerimi ayda 20 gün eğitim köşesi yazan, eğitimimizin çözüm ve projeye dayalı yapıcı eleştirilerle daha iyiye gideceğini düşünen biri olarak söylüyorum. PISA direktörünün söylediklerini bizler, basının değerli eğitim editörleri, ülkemizin saygın eğitim bilimcileri, eğitim sendikaları ve Milli Eğitim Bakanlığı zaten söylüyorlar. Direktörün cümleleri genel cümlelerden öteye gidemediği gibi; herhangi bir çözüm önerisi de sunmamaktadır, tartışılabilir durum saptamaları yapmanın ötesinde. Ve bu iş, son süreçteki televizyonlardaki eğitim konuşmalarına dönmüştür. Son süreçte, maalesef, gazetelerin eğitim editörleri ve eğitim bilimciler çağrılmadan; televizyonlarda eğitimcilerden başka herkes eğitim konuşmaktadır.  Bu röportaj, somut çözüm önerileri içermemesine rağmen; define bulmuşçasına insanların ilgisini çekmiştir ve insanlar üzerine atlamıştır. PISA direktörünün söyledikleri, makamı itibariyle, elbette önemsenmelidir.  Ama bunlar sihirli bir reçete değildir ve yıllardır söylenen şeylerdir. Direktör genel konuşmaktadır ve Türkiye’nin 80 milyon nüfuslu, 20 milyon öğrencili, 1 milyon MEB personelli bir ülke olduğunu göz önüne almadan konuşmaktadır. Bu coğrafyada, bu ekonomik güçle eğitimde başarıyı yakalamak, direktörün söylediği kadar kolay bir iş değildir. Sayın Direktör, kolaysa gelip Milli Eğitim Bakanı olup; bu işleri çözmlidir. Şimdi gelelim direktörün açıklamalarına…

Direktörün Söylediklerini Biliyoruz, Peki Eğitim Sistemimizdeki Bu Sorunlar Somut Olarak Nasıl Çözülecek?

PISA direktörü, öğrettiklerimizin artık gereksiz olduğuna; ezbere dayanan eğitime, öğretmenin asıl olduğuna, her çocuğun öğrenebileceğine güvenmeye, en yetenekli kişileri öğretmen olmaya çekmeye, en yetenekli öğretmenleri en zor okullara vermeye, en muhtaç olanın en iyi eğitimi almasına, farklı disiplinleri harmanlayarak eğitimin verilmesi gerektiğine, bilginin inşa edilmesine, eğitimdeki değişimlerin stratejik, tutarlı ve sürekli olmasına, ezberde iyi yaratıcılıkta kötü olduğumuza, öğrencilerimizin iyi olduğu alanların artık dünyada daha önemsiz olduğuna, okuldaki bilginin günlük hayatta kullanılması gerektiğine, geleceğin öğretmeninin daha az eğitmen daha çok akıl hocası olacağına, eğitim sistemimizin değişen dünyadaki yetenek çeşitlerine uyum sağlayamadığına, matematiğin derin anlamının öğretilmesi gerektiğine, öğrencilerimizin konuların sadece içerik bilgisini öğrendiğine, hükümetimizin öğretmenliği hem finansal hem entelektüel açıdan çekici kılması gerektiğine, eğitimin geleceğinin farklı kültürlerine saygı duymak gibi toplumsal değerlerinin de olduğuna, mahalle okulu sisteminin başarılı olması için en iyi öğretmenlerin dezavantajlı okullara teşvik edilmesi gerektiğine, bütün okulların kaliteli eğitim vermesinin gerekliliğine, seçmenin eğitimde hiçbir zaman iyi bir yöntem olmadığına, gelişmenin odak noktası olması gerektiğine, açık uçlu soruların objektif kullanılması halinde çok önemli olduğuna, dini liselerde doğru müfredatın uygulanmasının önemine varıncaya kadar pek çok konuda yüzeysel başlıklar şeklinde açıklamalar yaptı.Direktörün yukarıda söylediklerinin içinde yeni bir şey yok ve tamamı durum analizine dayalı. Ve bunlar hepimizin, eğitim sistemimizle ilgili bildiği şeyler. Önemli olan somut çözüm önerilerini ortaya koymaktır. Ve bu da 20 milyon öğrencili bir sistemde, ekonomik gücünüze ve liyakate verdiğiniz öneme göre süreç içerisinde gerçekleşebilecektir, bilime ve akla verdiğimiz önem doğrultusunda. Yoksa popülizmle ve sloganlarla değil.

     Kimileri Cumhurbaşkanının PISA Direktörünü Çağırıp Rapor İstemesine Kadar Götürdü İşi

Tabi ki PISA direktörünün saptamaları çok önemlidir, önemsenmelidir.  Ama bu ülkeyi rapor çöplüğü, mezarlığı haline de getirmemeli. Kimileri bu açıklamaları Cumhurbaşkanının ve Başbakanın direktörü çağırıp; detaylı raporlar istemesine, gerekirse danışman olmasına kadar götürdü. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Bu açıklamalarda yeni olan hiçbir şey yok.  Bu ülkenin gazetelerinin eğitim editörleri, sendikaları, değerli eğitim bilimcileri bunların kat be kat fazlasını zaten söylemektedirler. Bu açıklamalara, bu kadar mucizevi bir şeymiş gibi anlam yükleyenlerin, eğitimden ve alandan çok uzakta olduklarını düşünüyorum. Yine; bir kesim, bu açıklamaların eğitimimizin neden başarısız olduğunun ve nasıl başarılı olacağının yol haritası diye niteledi, bu mülakatı. Tüm bu saptamalardan, toplum olarak eğitime ve eğitimimizin sorunlarına ne kadar uzak olduğumuzu bir kez daha anlıyoruz. İdealizm ve realizm arasındaki dengeyi; akla, bilime ve liyakate uygun bir şekilde, veriye dayalı reformlarla destekleyip sağlayamıyoruz. Yoksa bu açıklamalara adeta bir kurtarıcı bulmuşçasına, böyle sarılmazdı birileri. Bu mülakatın sadece saptama yapma noktasında genel doğruları var ama doğru olmayan noktaları da var. Ama nihai nokta da yeni hiçbir şeyin söylenmediği bu mülakat eğitimimize kulağımıza hoş gelmenin ötesinde somut hiçbir katkı sağlamaz. Çok açık ve net söylüyorum. Bu iş bu kadar kolaysa ve bir mülakatla olacaksa, PISA direktörü buyursun gelsin, Milli Eğitim Bakanı olsun. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN