KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Bu Uygulama Eğitimde Yönetilemez İkiliklere Yol Açar

MEB daha önceden bitişik eğik el yazısının kaldırıldığını, bundan sonra öğrencelerimizin dik temel yazıyla eğitim öğretim göreceklerinin açıklamıştı. Ve o dönemde kamuoyunda bu konu ile ilgili ciddi tartışmalar yaşanmıştı. Her iki yazı tarzının da kendince avantaj ve dezavantajları vardır. Bu ayrı bir pedagojik tartışma konusu.

MEB Dik Temel Yazıdan Neden Vazgeçti?

MEB dün bu konuyla ilgili şu şekilde yeni ve başka bir açıklama daha yaptı: “Daha önceden ilk okuma yazma derslerine sadece bitişik eğik el yazısıyla başlanıyordu. Öğrenciler artık dik temel yazıyla da eğitim görebilir olacaklar. Yakın bir zamanda, bir iki haftaya kadar okullarımızdan öğretmenlerimizin tercihlerini talep edeceğiz. Buna göre, eğer öğretmenimiz 2017-2018 eğitim öğretim yılında dik temel yazı ile ilk okuma yazma öğretimini vermek istiyorsa ilgili malzemelerini göndereceğiz. Veya öğretmenimiz bitişik eğik el yazısı ile okuma yazmayı öğretmeyi talep ediyorsa, o meslektaşımıza da bitişik eğik el yazı malzemelerini göndermiş olacağız. Yani burada yazıda bir demokratikleşme yapıyoruz, meslektaşımıza bir seçim hakkı getiriyoruz. Bu aynı zamanda öğrencilerimizin de kendi günlük hayatlarındaki sadeleştirmeyi getirecektir. Öğrencilerin hem kendilerine daha yakın buldukları hem de öğretmenin kendisine daha yakın bulduğu bir yazı stilini benimsemiş olacaklar.”

Kodlama Eğitiminin Fendi Dik ve Eğik Yazıyı Yendi

Şimdi konuya yoğunlaşalım. Burada dikkat çekmek istediğim nokta dik temel yazı ve bitişik eğik yazının ötesinde bir şey. Yoksa dünyada kodlama ve yazılım okur yazarlığının başını alıp gittiği noktada yazı dik temel yazı olsa ne olur; bitişik eğik yazı olsa ne olur. Asıl mesele aklın ve bilimin her konuda öncelenmesi ve merkeze alınmasıdır. İlk soru şu; MEB daha önceden kamuoyuna neden bitişik eğik yazının kaldırıldığını açıkladı? Madem böyle ikili bir uygulama yapılacaktı, bu baştan niye açıklanmadı ya da tersinden soralım. Bitişik eğik el yazısı iyiyse neden kaldırıldı, kötüyse demokratik uygulama adı altında neden geri getirildi? Tüm bu eleştirileri gayet yapıcı bir şekilde dile getirmeye çalışıyorum. Çünkü söz konusu olan en önemli ve göz bebeğimiz olan bakanlığımız MEB’in imajı.

Bu Tip Gelgitler MEB’in İmajına Zarar Verir

MEB’in dün yaptığı açıklamalardan bu değişimlerin Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulduğu söyleniyor. Buradan anlıyoruz ki bu konuya oralardan veto gelmiş. Siyasi iradeden veto gelmesi de doğal ve anlaşılabilir bir konu. Burada bir başka açık nokta var. Demek ki ilk anda bitişik eğik el yazısı siyasi iradeye de danışılmadan alelacele kaldırılmış. Bizi üzen nokta şu. Bu tip gelgitler MEB’in imajına zarar veriyor. MEB’e karşı yıllardır yapılan en önemli eleştirilerden biri eğitimin yapboza çevrildiğidir. Kalıcı değişiklikler olmadığı, bugün değişenin yarın yeniden geri getirildiği, veriye dayalı kalıcı reform değişikliklerinin yapılmadığıdır. Üzülerek söylüyorum ki bu tip gelgitler göz bebeğimiz olması gereken bakanlığımıza karşı yapılan eleştirileri güçlendiriyor. Velev ki Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu konuda farklı fikir beyan etti, bu konunun uzmanı olması gereken MEB’in görevi uzmanlık ve teknik bilgisiyle Başbakanımızı ve Cumhurbaşkanımızı bu konuda bilgilendirip; ikna edip bu uygulamaların yol açabileceği sıkıntıları aktarmak değil midir?

Bunun Adı Demokratikleşme Değil; Eğitimde Çokluktur, İkiliktir

MEB bu yazı biçimleriyle ilgili yaptığı açıklamada bunun eğitimde demokratikleşme olduğunu, seçim özgürlüğü getirdiğini söylüyor. Bunun adı demokratikleşme değil; olsa olsa eğitimde çokluktur, ikiliktir. Bu açıklamadan bile bitişik eğik el yazısının ilk kaldırıldığında alelacele, öylesine, plansız, danışılmadan kaldırıldığını ve şimdi de bu durumun toparlanmaya çalışıldığını anlıyoruz. Biliyorum belki bana kızacaksınız ama demedi demeyin. Bu ülkenin yatılı okullarında büyümüş ve devletine olan borcunu eğitimi bir yaşam biçimi haline getirmeye çalışarak, eğitime toplu iğnenin ucu kadar katkı koyabilmek için gece gündüz ”eğitim de yeter” diyen birisi olarak söylüyorum. Bu uygulama içinden çıkılmaz karmaşalara yol açacak, daha da ötesi siyasi kamplaşmalara yol açacaktır. Ayrıca eğer bu durum demokratikleşmeyse birileri de evrim sınıfları da açın, isteyen onu da okusun der. Okulda ve eğitimde demokratikleşme çok başka bir şey. Eğitim öğretimde birlik ilkesini gerçekleştirebilmek çok kolay bir iş değil. Dağılması halinde de toparlanması çok zor olur.

Ah MEB’im Vah MEB’im Dedirtip MEB’de İşleri Sara Sarpa Saracak Nokta

Peki bu uygulama nasıl bir ikiliğe, karmaşaya, kutuplaşmaya yol açacaktır? En basit haliyle bir defa iş ve zaman kaybına yol açacaktır bu uygulama. Kim bu yazıyı istiyor, kim diğer yazıyı istiyor, kime hangi materyal verilecek? Bunların hepsi organize edilecek, merkezden istenecek, dağıtılacak vs. vs. Ama asıl ah MEB’im vah MEB’im dedirtip MEB’de işleri sara sarpa saracak nokta şudur: Sayın Cumhurbaşkanı’nın gayet de haklı olarak bitişik eğik el yazısına sempatik baktığını, bu yazının geleneğimizi çağrıştırdığını hepimiz biliyoruz. Baştan da dediğimiz gibi her iki yazı tipinin de kendince artı ve eksi noktaları var. Ama helal olsun bize. Bir yazı değişiminden bile siyasi kamplaşma çıkaracak noktaya getirdik ya bu konuyu…

Evet Eylül ayı geldiğinde okullar açılacak ve biz ilkokul 1. sınıflarımızı eğitim kriterlerine göre değil; hangi yazı türünü tercih ettiğine göre sınıflara yönlendireceğiz. Ya da aynı sınıfın içinde her iki yazı türünü isteyen öğrenciler de olacağından zaten zor bir iş olan yazmayı öğretmek öğretmen adına da iyice zorlaşacaktır. Fakat sıkıntılı nokta şu: Toplumumuzda insanlar konunun pedagojik yanının farkında olmadan bir kesim Sayın Cumhurbaşkanı bitişik eğik el yazısını tercih ediyor diye doğrudan bu sınıfları tercih edecek, diğer kesim diğer sınıfları. Yani okullarımızda şucu bucu sınıflar diye ayrışmalar daha ilkokul 1.sınıftan itibaren başlayacaktır. Bu da eğitim öğretimin birliği ilkesine büyük zarar verir. Ya da bir veli tamamen pedagojik olarak bir yazı türünü seçse bile otomatikman başkaları tarafından sırf bir yazı türünden dolayı etiketlenecek ve yaftalanacaktır.

Bu yapılan uygulamalar en büyük zararı MEB’in hem genel çalışmalarına hem de müfredat değişikliklerine vermektedir. Bunca emekle hazırlanan öğretim programı değişiklikleri bu tip faktörlerden dolayı gölgelenmekte ve emekler zayi olmaktadır. Toplumca olduğu gibi eğitimce de ihtiyacımız olan birliktir, beraberliktir, akıldır, bilimdir. Eğitimde bir an önce akla, bilime, veriye dayalı, kalıcı eğitim reformu geleneğini oturtmamız gerekiyor. Devlet eğitim politikaları; kişiler, partiler, sendikalar ve siyaset üstü olur. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN