KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Önce Okul, Sonra Cami…

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ege Üniversitesi’ne yaptığı ziyarette, eğitimle ilgili açıklamalar yaparken, bence, iki önemli noktanın altını çizdi. Birincisi (ki bu kamuoyunun çok dikkatini çekmedi, ama bence önemli bir açıklamaydı) Bakan: “Camiye gelecek olan kişinin önce iyi bir eğitimden geçmesi gerek. Önce okul, sonra cami” dedi. Bu önemli açıklama, bir başka yazının konusu olarak kalsın.

Türkiye’yi Coğrafyanın Eğitim Adası Haline Getirmek istiyoruz

Yılmaz ikinci olarak, genel anlamda, eğitimle ilgili konuştuktan, yükseköğretimde yapılanları belirttikten sonra, gerçekleşmesi halinde, devrim niteliğindeki şu cümleyi kurdu: “Türkiye’yi coğrafyanın eğitim adası haline getirmek istiyoruz.” Bu cümleyi duymak, bu konuyu hayal etmek bile heyecan verici. Peki; ne yaparsak Türkiye’yi eğitim adası haline getirebiliriz?

Enderunlardan Medreselere, Köy Enstitülerine; Türkiye’yi Bir Eğitim Adası haline Getirebilecek Güçteyiz

Sayın Yılmaz’ın, “Türkiye’yi, coğrafyamızın eğitim adası haline getirmek istiyoruz.” cümlesini, biraz eğitimin sosyal tarihi, kültürel ve felsefi temelleri üzerinden açmaya çalışalım. Bakan, ülkemizin eğitiminin bir çekim merkezi haline gelmesi gerektiğini belirtiyor. Yani bir nevi Türkiye dünyanın, bölgemizin, coğrafyamızın, eğitim başkenti olmalıdır, diyor. İnanın; ülkemiz, Enderunlardan medreselere, Köy Enstitülerine uzanan eğitim deneyimiyle, dünyanın eğitim başkenti olabilecek güçtedir. Ama ülkemizin, dünyanın ve coğrafyanın eğitim adası olması için öyle prensin öpmesine falan da gerek yok. Yeter ki aklı, bilimi merkeze alalım ve eğitime aşkla, tutkuyla bağlı, eğitim hayalleri olan, eğitim için heyecanlanan, eğitimden anlayanlar eğitime yön versinler.

MEB, Ülkemizi Coğrafyamızın Eğitim Adası Yapalabilir

Evet, eğitimde daha iyi olmamız, ülkemizi bu dünyada ve coğrafyadaki eğitim adası yapmamız için öyle prensin öpmesine veya sihirli bir şeylere gerek yok. Bu ülkenin tüm bunları yapacak birikimi, eğitimcisi ve bilim insanı vardır. MEB, ülkemizi, coğrafyamızın eğitim adası yapabilir. Sayın Bakan İsmet Yılmaz, adeta, bir eğitim seferberliği ilan edercesine, yanına eğitimin tüm paydaşlarını alarak, işin içine YÖK, TÜBİTAK ve TBMM’yi de katarak, ama son sözü MEB’in söyleyeceği şekilde bu işi yapabilir. MEB, siyasetten uzak, tamamen bilime dayalı, kararlı üst bir devlet ortak aklı ve iradesiyle tüm bunları yapabilir.

Elbette, eğitim sistemimizin dünyada hak ettiği yeri alabilmesi ve mevcut kaynaklarımızı en üst düzeyde kullanıp, dünyada eğitimin başkenti, bir çekim adası olabilmesi için felsefi bir temel üzerinden temellendirmeli ve anlamlandırmalıyız. Ama bu ve buna benzer konular, işin teknik kısmıdır. Önemli olan tüm bunları yapacak olan eğitim ruhunu, iradesini ortaya koyabilmektir. Sayın Bakan da bu cümleyi kurarak ilk adımı atmıştır. Ülkemizin gücü de, eğitimimizin felsefi, tarihi, kültürel ve sosyal temelleri de tüm bunları yapmaya yeterlidir.

Eğer biz eğitimden gelen gücümüzü kullanırsak, eğitim tarihimizi iyi okuyup, bize verdiği avantajları kullanırsak, ülkemiz eğitim anlamında, değil coğrafyanın, dünyanın eğitim adası olacaktır. Bu sadece bir eğitim merkezi projesi değildir. Ülkemizin eğitim anlamında bir eğitim adası olması, ülkemizi bir çekim merkezi haline getirecek, başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda yükselişe geçirecektir. Emin olun, bunun nasıl yapılacağı en kolay kısmıdır; önemli olan ilk adımlardır, böyle bir hayalin, tutkunun, hedefin ortaya konmuş olmasıdır. Cümlenin heyecanına, tutkusuna, coşkusuna bakar mısınız: “Türkiye’yi Coğrafyanın Eğitim Adası Haline Getirmek İstiyoruz.” Türkiye Hepimizin, eğitim Hepimizin…

TEILEN