KAYNAK – GERÇEK GÜNDEM

BAKANLARIN HEMŞERİ ZİYARETİ VE AÇILIŞ YAPMAKTAN ASIL İŞLERİNİ YAPAMAMALARININ ÇÖZÜMÜ ÖZEL STATÜLÜ BAKANLAR MI?

Özel Statülü Bakanlıklar Veya Bazı Teknokrat Bakanlar Olabilir

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Statülü Bakanlık Olmalıdır

TDK, “Hükümet işlerinden birini yönetmek için genellikle milletvekilleri arasından, başbakan tarafından seçilerek, cumhurbaşkanınca onaylandıktan sonra iş başına getirilen yetkili, vekil, icra vekili, nazır.” diye tanımlıyor bakanı. Yani bir bakanın görevi; sorumlu olduğu ilgili bakanlığın işlerini hükümet adına yönetmektir. Doğal olarak da bakanların ufukları, çalışkanlıkları hükümetin doğal olarak ülkenin kaderini de etkiler.  Peki, bakanlar siyasetle, özelde de yerel siyasetle ilgilenmekten, açılış yapmaktan, hemşeri ziyareti yapmaktan asıl işlerini yapabiliyorlar mı, yoksa yapıyormuş gibi mi görünüyorlar? Bunu ölçen, denetleyen herhangi bir mekanizma var mı? Ben, burada siyasi bir şeyden bahsetmiyorum. Tabii ki bakanların başarısı hükümetlerin başarısını belirler ve bu başarıyı da demokrasilerde halk, sandıkta değerlendirir. Ben daha teknik bir şeyden bahsediyorum. Bakanlar tüm bu yoğunlukları içinde, acaba kendi bakanlıklarıyla ilgili konulara ne kadar hakim olabiliyorlar ya da bakanlığın derin bürokrasi ağları arasında kayboluyorlar ve bakanlığı sadece yönetiyormuş gibi mi yapıyorlar? Emre Kongar, “Ben Müsteşarken” kitabında bu konuları çok güzel anlatır.

                        Bakanlar, Her Dediğine Evet Denen Ama Arkası Toplanan Kişiler Mi?

Bakanlar, acaba, her dediğine evet denen, her istediğini atayan, her istediğini yapan ama bir taraftan da arkası toplanan kişiler mi? O zaman şu soru da sorulabilir; o zaman bu kişilerin bakanlık yapmasına ve bakanlara ne gerek var? İşte bunun için başbakanların bakanlarını çok iyi seçmesi gerekir. Yani sadece bir bölgeden çok oy geliyor diye ya da bu kişi bana sadık, nasıl olsa istediğim adamları da istediğim yerlere getiriyor, ne söylesem yapıyor diye bakan seçilmez. Çünkü bakanlar, bakanlıklarında başarılı olamazlarsa, bu hükümetlerin de sonu olur. Diğer taraftan; bakanlar, maalesef, yerlerini korumak için her denene evet deyip, yerel siyasetin içine de gömülebilirler. Düşünsenize; bir taraftan kendi bölgenizde çok oy almak zorundasınız, diğer taraftan koca bakanlığı yönetmek zorundasınız. Bu, bakanlar için de zor.

                              Özel Statülü Bakanlıklar Veya Bazı Teknokrat Bakanlar Olabilir

Başbakanın bakanları, yani bakanlar kurulunu toplaması gibi, bakanların da düzenli olarak kendi bakanlıklarındaki genel müdürlükleri ve bağımsız başkanlıkları, yani birim amirlerini düzenli toplaması gerekmektedir. Ee, iyi de bu tempodaki bakanlar, ne kadar sıklıkla birim amirlerini toplayabilir ya da toplasa da ne kadar sağlıklı toplayabilir? İşte tam bunlar için siyaset bilimin kuramları ve ülkemizin gerçekleri doğrultusunda çözümler üretmek gerekmektedir. Yoksa hem bakanlara yazık olur hem de bakanlar yerlerini garantiye almak için başbakandan ve diğer bakanlardan gelen talepleri yapmaktan öteye geçemezler. Bir de kendi bölgesinden, çok oy almak için kendi yerel dengeleri doğrultusunda atamalar yapmak zorunda kalırlar. Tüm bu sorunları aşmak için; çok önemli bakanlıklar özel statülü olmalıdır veya bazı bakanlar teknokrat olmalıdır.

Burada teknokrat hükümetleri kastetmiyorum. Yoksa teknokrat hükümet; karar alma süreçlerinin “uzmanların” eline bırakıldığı bir yönetim şekli olup, buradaki yönetim kademelerine akademisyenler, bilgi, deneyim ve tecrübe sahibi bilim insanları, mühendisler ve teknolojistler getirilir. 1912 yılında, üç ay süren bir teknokrat hükümeti deneyimimiz ve Nihat Erim hükümetleri vardır. Benim kastettiğim; çok önemli bakanlıklar için teknokrat veya özel statülü bakanların atanmasıdır. Özel statülü bakandan kastettiğim; ilgili bakanın yerel siyasetle ilgilenmesi yasak olacak ve bu bakan, parti listelerinden kontenjanla seçilebilecek yerlere konabilir.

                                            Milli Eğitim Bakanlığı Özel Statülü Bakanlık Olmalıdır

Tüm bakanlıklar mutlaka önemlidir. Ama bazıları hayati değerdedir. Eğitimin ve ekonominin diğer bütün üst yapı kurumlarını etkileyen alt yapı kurumları olduğunu düşündüğümüzde, benim aklıma özel statülü, teknokrat veya başka bir isim ya da formül bulunabilecek bakanlıklar olarak Milli Eğitim ve Ekonomi Bakanlıkları geliyor. Bu iki bakanlığın bakanları özel statülü olmalıdır. Örneğin; Milli Eğitim Bakanlığı yaklaşık 1 milyon öğretmeni, 20 milyon öğrencisiyle, Türkiye’nin en büyük bakanlığı ve bu bakanlıkta atılacak her bir adım tüm ülkeyi ve geleceğimizi ilgilendiriyor. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlarının vakitleri altın değerinde olmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun, Milli Eğitim Bakanı’nın görevlerini şu şekilde tanımlıyor: “Bakan, Bakanlık hizmetlerini mevzuata, hükümetin genel siyasetiyle milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlidir.” Herhangi bir Milli Eğitim Bakanı, 24 saat çalışsa yine yukarıdaki görevleri yetiştiremez.

Evet, bakanlar siyasetle, özelde de yerel siyasetle ilgilenmekten, açılış yapmaktan, hemşeri ziyareti yapmaktan asıl işlerini yapıyormuş gibi görünebilirler. Ama ülkemizin, özellikle Milli Eğitim ve Ekonomi gibi bakanlıkların böyle bir lüksü olamaz. Buradaki bakanlar kim olursa olsun, boşa harcayacağı her bir dakika bile, bu ülkenin geleceğinden çalmaktır. Bunun için Milli Eğitim ve Ekonomi gibi bakanlıklara özel statülü bakanlar gibi bir formül bulunmalı. Buralara atanacak bakanlar, ilgili bakanlığın fotoğrafını çekmek için en az 3 yıl uğraşmamalı, tam öğrenmişken hop gitmemeli, bunun için ilgili bakanlıkların konularını bilenler, buralara bakan yapılmalı ve bakanların enerjilerini boşa harcamalarını engellemek için gerekirse bu bakanlar, partileri tarafından kontenjanla seçilebilecek bölgelere yerleştirilmelidirler. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN