KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Cinsellik Eğitimi Trafik Kurallarının Çocuğu Arabaların Altında Kalmaktan Koruması Kadar Önemlidir

15-19 yaş arasında; yani liselerde HIV pozitif sayısının arttığı Bulaşıcı Hastalıklar Dairesi’nin verileriyle bir kez daha ortaya kondu. Bu rakamlara göre 2011 yılında 15-19 yaş diliminde 8, 20-24 yaş diliminde 62 kişide HIV vakası görülürken, bu rakamın 2016’da bu yaş dilimlerinde 49 ve 276’ya çıkmış olması bu yaş gruplarında HIV alarmına yol açtı. Ve de bu rakamlar sadece resmi olarak saptanabilenler. Dünya genelinde ise 15-19 yaş aralığında saat başı 29 çocuk HIV kapıyor. Diğer taraftan toplumda cinsel ilişkiye girme yaşının düştüğü görülüyor. Toplumda hastalıkların baş göstermesi ve gençler için tehlike çanlarının çalması, gençlerin sosyal medya üzerinden rahatlıkla partner bulabilmesi; biyoloji derslerinde üremenin anlatılmasının yanı sıra gençliğimizi tehlikelerden koruma, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önleme adına cinsiyet eğitiminin ve cinsellik eğitiminin ciddi ciddi ele alınması zorunluluğunu doğuruyor. Çünkü gençlerimizin büyük kısmı cinsellikle ve buralardan bulaşabilecek hastalıklarla ilgili ciddi bir eğitime ve bilgiye sahip değiller.

Sağlıklı Bir Cinsel Eğitim Çocuklukta Başlar

0-7 yaş aralığında ebeveynlerin cinsellikle ve çocuk gelişimiyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamalarından dolayı bu dönemde yanlış bir cinsellik eğitimi verilebilmektedir ya da hiç verilmemektedir. Oysa bu dönemde çocukların doğal ve sağlıklı bir cinsel kimlik oluşturmaları çok önemlidir. Çağdaş dünyada çocuklar da istenmeyen kişilik yapılanmalarının oluşmamasını engellemek adına yaşam boyu öğrenme bağlamında cinsellik eğitimleri verilmektedir. Ama yanlış bir şekilde ebeveynler cinsellik eğitiminin sadece ergenlikte verilebileceğini düşünmektedirler, cinselliğin ergenlikle ortaya çıkmayan, bebeğin doğduğu andan itibaren oluşan bir konu olmasına rağmen.

Çocukları Leylekler Getirmedi Ya da Doktor Amca Hastaneden Göndermedi

Kabul edelim ki her aile bilinçli ya da bilinçsiz bir cinsellik eğitimi verir. Ama bunun yöntemi nasıl doğduğunu soran bir çocuğa; “Seni doktor amca hastaneden gönderdi ya da seni leylekler getirdi” demek değildir. Çocuğun bütün kimliğini ve yaşamını derinden etkileyecek cinsel kimliği aileyle beraber, arkadaş çevresi, okul, sokak, medya vb.’ nin toplamıyla şekillenir. Çocuğun ilerleyen yıllarda cinsel sapmalara, psikolojik sorunlara, mutsuz evliliklere yelken açmaması adına onun cinsellikle ilgili soruları gerçekçi bir şekilde yanıtlanmak zorundadır. Aksi halde çocuk yalan yanlış, tutarsız bir şekilde bu konu hakkında çevreden bilgilenecektir. Cinsellik eğitiminin tabulaştırılması ve toplumsal bir baskı altında tutulması psikolojik ve sosyolojik başka süreçlere de yol açar.

Nasıl Bir Cinsellik Eğitimi?

Cinselliğin psikolojik, sosyolojik, kültürel ve ekonomik boyutları da vardır. Yani cinsellik sadece cinsel hareketliliğe yol açan bir şey değildir. Bütün kişiliğin oluşmasına etki eden bir yapıdır. Cinsellik eğitimi; cinsellikle ilgili sağlıklı, gerçekçi bilgilerin verildiği, sadece üreme organlarının işlevleri hakkında bilginin verilmediği, sadece cinsel ilişkinin vurgulanmadığı, kişilerin cinselliklerinin biyofizyolojik-sosyolojik- kültürel ve psikolojik yanlarını da öğrendiği eğitimdir. Cinsellik eğitimi farklı ülkelerde cinsel eğitim, insan üremesi, aile hayatı eğitimi, kişiler arası ilişkiler eğitimi, aile hayatı ve evliliğe hazırlanma ve nüfus eğitimi gibi farklı isimlerle de verilebilmektedir. Bu eğitimde esas olan bu eğitimin verilen grubun seviyesine uygun ve sürekli olmasıdır. Maalesef cinsellik eğitimi denildiğinde insanların aklına sadece seks gelebilmektedir.

Toplumumuzun Kültürel Yapısına Uygun Cinsellik Eğitim Programları Oluşturulmalıdır

Verilecek eğitimlerle cinsel eğitimin kişinin bütün yaşamını etkileyen, olumlu insan ilişkileri kurmasını sağlayan bir eğitim olduğu anne babalara, çocuklara dersler, seminerler ve medya aracılığıyla iletilmelidir. MEB bu konuda üzerine düşeni yapmalı ve uzmanlar aracılığıyla bu konuyla ilgili kitap ve dokümanlar oluşturmalıdır. Anne babalar kendileri bu konuyla ilgili doğru bilgilenirse çocukları da doğru bilgilendirebilirler. Toplumumuzun kültürel yapısına uygun cinsellik eğitim programları, cinsellik eğitiminin cinsel sağlık için gerekli bir süreç olduğu unutulmadan hazırlanmalıdır. Daha sağlıklı bir toplumu, gerçekçi bir cinsel eğitim almış, kendisini bedensel-psikolojik-sosyal ve kültürel olarak daha iyi tanıyan bireylerle oluşturabiliriz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin cinsellik eğitiminden birinci dereceden aileleri ve MEB sorumludur. Diğer türlü gençlerimiz medya ve akran çevresi gibi farklı mecralardan kulaktan dolma bilgilerle yanlış bilgilenebilmektedirler.

Cinsellik eğitiminin okul eğitim programlarına alınmasından çekinilmemeli, bu eğitim çocuğa uzman kişilerce uygun dönemlerinde, seviyesine uygun bir şekilde verilmelidir. Üniversiteler de bu eğitimi verecek uzman kişileri yetiştirmelidir. Gençlerimizi tehlikelerden sağlıklı ve gerçekçi bir cinsellik eğitimi vererek koruyabiliriz.

TEILEN