KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Eğitimci İzi, Eğitimci Olmayan İzine Karıştı

Yer, ülkemizin önemli eğitim fakültelerinden biri. Eğitim bilimciler, entelektüel tatminin ötesine geçemeyecek, kamuoyunda sesleri duyulmayacak, yeni günlük eğitim sorunlarına dokunmayacak şekilde hararetle ve önemli saptamalar yaparak ülkemizin eğitim sorunlarını konuşuyorlar, tartışıyorlar. Yaptıkları en önemli saptamalardan biri; “medyada ve siyasette, eğitimle ilgisi olmayanların, eğitimle ilgili kendilerini adeta birer eğitim bilimci olarak konumlandırarak, bir otoritenin de ötesinde ahkâm kestikleri.” Diğer saptama da yine bu bağlamda; ”eğitimle ilgilenen bu kişilerin ve danışmanlarının, eğitimle ilgili yetkinlik ve yeterlilikleri olmadığı için bu konuları yüzeysel, sloganlarla ele alıp, ele aldıklarını zannetmeleri ve geriye kalan zamanlarda da dedikodu, boş işler ve ayak kaydırmayla uğraşmaları.” Şimdi ben bu konuyu iki ayrı yazıda ele almaya çalışacağım. Bu yazıda, bu eleştirileri ele almaya çalışırken, yarınki “Ney, Biri Eğitim Bilimciler Dedi, Hani Neredeler?” adlı yazımda da eğitim bilimcilerin ülkemiz için önemine ve niye daha fazla görünür olmaları gerektiğine değineceğim.

               İktisatçı Dâhil, Eğitimle İlgili, Sanki Otoriteymiş Gibi Ahkâm Kesecekse…

Sevgili Eğitim Bilimci Meslektaşlarım; önemli eleştirilerinizden biri; “Evet, eğitim önemli bir alan, herkes eğitimle ilgilenmeli, görüş belirtmeli ama gerek siyasette, gerekse de medyada iktisatçıların, inşaatçıların bile sanki otoriteymiş gibi, eğitim bilimciymiş gibi ahkâm kestikleri.” Şimdi konuyu şuradan alalım; ben de sizler gibi sürekli eğitimin tüm paydaşların içine katılarak ele alınması gerektiğini, hatta milletçe adeta topyekûn bir seferberlik ilan edilerek ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İktisatçı, inşaatçı vb. dediğiniz, gerek eğitim medyasındaki ya da siyasetteki kişilerin eğitimle ilgili söylediklerinin ne kadar doğru ya da derin olduğu ayrı bir tartışma konusu olarak kalsın. Tabi ki her meslek değerlidir ve herkes genel olarak, bazı konularla ilgili yüzeysel fikir belirtebilir, kendisini o alanın otoritesi yerine koymadan. Eğitim bilimci arkadaşlar, diyorsunuz ki; o zaman biz de iktisatla ilgili ahkâm keselim, inşaatlar yapalım birer eğitim bilimci olarak, bu doğru olur mu? Geldiğimiz noktada; eğitimci izi, eğitimci olmayan izine karıştı diyorsunuz. O zaman ben de kendime ve sizlere şu soruyu sorarım, yarınki yazıda detaylarını yazacağım üzere. Meydanın eğitim bilimci olmayanlara kalması konusunda biz, eğitim bilimcilerin hiç mi suçu yok? Doğa, boşluk kabul etmez. Meydanı boş bırakırsanız kamuoyu ve millet, bu eleştirdiğiniz insanları eğitim bilimci ve söylediklerini de doğru olarak kabul eder. Ayrıca eğitim bilimci olmadıkları halde yıllardır eğitime emek veren ve çok değerli işler yapanlar da var…

     Bu İnsanlar, Sloganlarla Konuşmaya Devam Edeceklerse, Eğitim Fakültelerini Kapatalım Gitsin

Diyorsunuz ki; bu ülkenin eğitim fakülteleri ve bu fakültelerin de özelde çok değerli eğitim bilimcileri ve hocaları var. Buralar ve bunlar dururken, bu kişiler ve danışmanları eğitimle ilgili yetkinlik ve yeterlilikleri olmadığı için eğitimi derin ve sloganların ötesinde ele alamıyorlar. Evet, bence de bu ülkenin eğitim fakülteleri ve eğitim bilimleri çok önemlidir. Ama gerçekten sözünü ettiğiniz işleri çok iyi ve büyük emekler vererek yapan siyasetçiler, danışmanları ve eğitim medyasında olanlar var. Ha, yok mudur dediğiniz gibi dedikodudan öteye gidemeyen, bu işleri yüzeysel ve sloganlarla yapanlar, tabi ki var. Ama bence yarınki yazıda detaylarına gireceğim üzere; bu ülkenin çok değerli eğitim bilimcileri vardır ve bu eğitim bilimciler, eğitimle ilgili konularda daha fazla ses çıkarmalıdır. Bu nedenle biz, eğitim bilimciler, önce iğneyi kendimize batırmalıyız, bu konularda kendimizle yüzleşmeliyiz; yoksa eğitim fakültelerini kapatalım gitsin! Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN