KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Eğitimci Demek Örnek İnsandır. Eğitimde Etik Dersi Almayan Hiç Kimse Eğitimin Hiçbir Aşamasında Görev Yapmamalıdır. ÖNCE ETİK…

Filozof Nietzsche’nin en önemli kavramlarından biri “decadence”; yani yozlaşmadır. Bu yozlaşma olduğu kadar bir çöküştür, gerilemedir, doğallıktan ayrılmadır. Toplumumuzdaki her şeyin ve herkesin bir eğitimcinin elinden geçtiğini düşündüğümüzde eğitimdeki ve eğitimcideki “decadence” yaşamımızın, toplumumuzun her alanına sirayet eder. Oysaki bir eğitimci yani eğitim insanı yürümesi, konuşmasıyla yani her şeyiyle örnek insan olabilmelidir, tüm öğrencilerimize model olabilmelidir.

                                                   Eğitim İnsanı Nasıl Olur?

Eğitim insanı bu bağlamda etik sahibi örnek insan olabilmelidir. Mesleğini seven, mesleğiyle ilgili yeterli donanımlara sahip olan, prensipli, sevgi dolu, mütevazı, problem çıkaran değil problem çözen kişi eğitim insanı olabilir. Buradaki kastımız sadece 21. yüzyıl becerileri değildir. Bir eğitimci gerek mesleğiyle ilgili donanımlara gerekse de çağın gerektirdiği donanımlara zaten sahip olmak zorundadır. Buradaki kastımız bunların ötesinde “decadence”yi önleyecek etik merkezli,  insani boyutları daha fazla öne çıkaran özelliklerdir. Bu anlamda ahlak eğitimciyi eğitimci yapan en temel özelliklerdendir.

                               Memleketler Parasızlıktan Değil; Ahlaksızlıktan Çökerler

Cicero, “Memleketler parasızlık tan değil; ahlaksızlıktan çökerler” diyerek ahlakın önemine dikkat çekmeye çalışmıştır. Keza Mevlana da “Ahlakın olmadığı yerde, kanun bir şey yapamaz” diyerek ahlakın ne kadar önemli bir olgu olduğu üzerinde durmuştur. İşte bu kadar önemli olan ahlak,  eğitimde bir “decadence”nin yaşanmaması adına eğitimcilerde olmazsa olmazdır. Eğitimde “decadence” yaşanmaması için, eğitimci deyince etik sahibi örnek insanlar akla gelebilmelidir.

                         Eğitim Etiğinin Çökmesi Demek Eğitimin Çökmesi Demektir

Tarihte devletlerin yıkılmasının ana nedenlerinden biri eğitim sistemlerinin çökmüş olmasıdır. Buralarda eğitim etiğinin de çöktüğünü görüyoruz. Neler mi olmuştur? Eğitimde yolsuzluklar, haksız yükselmeler… Ve eğitim etiğinin çökmesiyle eğitimlerinin de çökmüş olduğunu görüyoruz. Çünkü bir ülkede eğitim çöker ve çürürse her şey çöker ve çürür. Oysa ki biz etiği ve eğitim etiği güçlü bir tarihten geliyoruz. Orduları sefere giderken içinden geçtikleri bağlardan üzüm alıp; üzümlerin yerine altın keseleri asan bir neslin çocuklarıyız. Esnafı yanlış bir iş yaptığında pabucu dama atılan bir ahilik esnaf ahlakından geliyoruz.

                     Öğrenciler- Öğretmenler-Eğitim Yöneticileri Etik Sahibi Olmalıdırlar

Eğitimde etiğin hedef, değer ve süreçleri açısından ele alınması boyutuyla eğitimle ilgilenen herkes etik sahibi olmak zorundadır. Bu anlamda eğitim etiğinin öğrenci, öğretmen, yönetici ve müfettişler gibi pek çok boyutu vardır.

Eğitim sisteminin varlık nedeninin öğrenci olduğunu düşünürsek, etik tartışmalarının merkezine de onu almalıyız. Doğal olarak, diğer tüm eğitim paydaşları öğrencilerin haklarını kullanmalarını ve sorumluluklarını öğrenerek içselleştirmelerini sağlayacak bir eğitim ortamı yaratmak zorundadırlar. Öğrenci hak ve sorumlulukları etik değerlere uygun bir eğitim hizmeti vermenin olmazsa olmazıdır. Öğrencilerin okullardaki başlıca hak ve sorumlulukları; eğitimde fırsat ve olanak eşitliği, öğrenme hak ve özgürlüğü, her türlü ayrımcılıktan korunma hakkı, her türlü tacizden korunma hakkı, yasal sınırlar içinde düşüncelerini açıklama özgürlüğü, kendisine ait gizli bilgilerin uygunsuz biçimde açıklanmasından korunma hakkı, güvenli ve sağlıklı bir çevrede öğrenim görme hakkı vb. şeklindedir. Unutmayalım; Gençler Geleceğimiz Geleceğimiz Gençlerdir.

               Öğretmen Etiğinden Dolayı Öğretmenler Adil Olmalıdır

Öğretmenlik mesleği etiği ilkeleri; profesyonellik ilkesi, hizmette sorumluluk, adalet, eşitlik, sağlıklı ve güvenli bir ortamın sağlanması, yolsuzluk yapmamak, dürüstlük, doğruluk ve güven, tarafsızlık, mesleki bağlılık ve sürekli gelişme, saygı ve kaynakların etkili kullanımı vb. şeklindedir. Bir öğretmen, sadece iyi bir öğreten değil aynı zamanda yaşama biçimi ve davranışlarıyla da öğrencilerine örnek olandır. Öğretmenlere etik ilkelerini benimsetmek ve sürekli hatırlatmak amacıyla “öğretmen antları” vardır.

Anlıyoruz ki öğretmen sınıf içinde bütün öğrencilere adil davranmak zorundadır. Örneğin öğretmen bütün öğrencilere aynı zamanı ayırarak adil olmalıdır. Öğretmenin başarılı öğrencilere daha fazla zaman ayırması eşitlik değildir. Öğretmenler iyi meslek grubundan velilerin çocuklarına daha ilgili davranabilmektedirler. Milli Eğitim Bakanlığımızın getirdiği güzel uygulamalardan biri olan destekleme ve yetiştirme kurslarına rağmen, bazı öğretmenler öğrencileri özel derse teşvik edebilmektedirler. Ayrıca ders verilen öğrencinin sınavı yine aynı öğretmen tarafından yapılıyor. Öğretmenler kendi ders kitabını veya materyalini öğrencilere zorla satabilmektedirler. Pahalı hediyeleri kabul edebilmektedirler. Dönem dönem öğretmenler tarafından bazı öğrencilerin şiddete ve cinsel tacize maruz kalması tüm bir öğretmenlik mesleğine genellenmemelidir.

                           Eğitim Yöneticileri Acıkmak Yerine Erdemli Olmalıdırlar!

Sokrates’e göre; insanlar her zaman her yerde acıkmışlardır, ama her zaman her yerde erdemli olamamışlardır. Bu nedenle aslolan erdemli olabilmektir. İşte eğitim yöneticileri de görevlerini yerine getirirken yasalara uymak kadar etik ilkelerine de uymalıdırlar. Yani acıkmak yerine erdemli olmalıdırlar. Filozofun dediği üzerede erdem bir insani zorunluluktur.

Eğitim yöneticilerinin meslek etiği ilkeleri; eğitim felsefesine uygun bir vizyon geliştirme, güçlü bir etik liderlik uygulaması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, etkili öğretimin bir ödev olarak görülmesi, toplum ilişkilerinin geliştirilmesi, bütün grupların hakları arasında denge kurulması ve kararlarda belirleyici olarak okulun üyeleri için doğru olan kararı almak vb. şeklindedir. Eğitim yöneticisi alanındaki yükselmelerde yeteneğe, diplomaya özen gösterilmezse, ayrıcalık tanıma ve kayırmaya dayalı yükselmeler olursa, ciddi eğitimcilerde istek kalmaz. Cahille gerçek eğitimci, işin yapanla yapmayan arasında fark olmalıdır.Unutmayalım ki EĞİTİMLİ İLE EĞİTİMSİZ ÖLÜ İLE DİRİ KADAR FARKLIDIR.

Eğitim yöneticileri; ırk ayrımı yapamaz. Dinsel ön yargılarla yaklaşamaz, yönettiklerine mobbing yapamaz, kendisine yalakalık yapanlara yanlı davranamaz, eş dost- akraba- partililerini kafasına göre işe alamaz, özel hediyeleri kabul edemez, makamının gücünün eğitim dışı işlerde güç oluşturmak için kullanamaz. Günlük hayatımızda sahte faturalarla okulun mobilya, kömür ve temizlik paralarını üzerlerine alan yöneticiler de görülmektedir. Yöneticiler yine, liyakatin ve kuralların olmadığını düşünüp, ilişki odaklı yükselip kadrolarını asaleten almak istiyorlar etik dışı bir şekilde.

        Denetlemeyen, Soruşturmayan Aciz; Denetletmeyen, Soruşturmayan Acizdir!

Eğitim müfettişleri denetim ve yönetim gibi önemli bir iş yapmaktadırlar. Müfettişler kurumların en önemli sorun ve sırlarını tespit edip çözerler. Müfettişlik meslek etiği ilkeleri; denetledikleri kişilere değerli ve saygın davranmak, denetlemelerde gizlilik ilkesine uygun davranmak, denetlenenlerle özel ilişkilerden kaçınmak vb. şeklindedir. Eğitim müfettişleri eğitimde denetleme gibi çok önemli bir kontrol mekanizması işlevine sahiptirler. Köklü olan bu mesleğin zarar görmesi bütün eğitim sistemini sekteye uğratır. Bu o kadar önemli bir mekanizmadır ki; eğitim tarihimizdeki eğitim yolsuzlukları ve sürme gibi pek çok taht kavgası müfettişler maşa olarak kullanılarak üstü kapatılarak yapılmıştır etik dışı bir şekilde.

                          Kirli İlişkilere Bulaşmış Eğitim Yöneticileri Terfi Ettirilmemelidir

 Sonuç itibariyle bir ülkenin eğitim niteliği eğitim etiği ile orantılıdır. Eğitim etiği bütün yönleriyle büyük bir önem arz etmektedir. Bunun yönetici ayağı en önemli kısmıdır. Yöneticinin çevresi geniş olabilir, sorun değil, ama çevresi çapıyla orantılı değilse sırıtır. Makamlara böyle kişileri getirmek eğitim etiğiyle örtüşmez. Eğitim yöneticisi atamaları liyakat merkezli objektif kurallara göre olmalıdır. Ünlü sosyolog Max Weber’in Bürokrasi Kuramına göre bürokraside KRALLAR değil KURALLAR vardır. Daha iyi bir eğitim kural ve ilkelerle mümkündür. Bize sadece zeki, akıllı ve nitelikli değil aynı zamanda AHLAKLI çalıp çırpmayan, bütün enerjisini ihalelere değil işine veren EĞİTİM YÖNETİCİLERİ lazım.Yoksa hırsızlar da zeki olabilir. Aksi takdirde adı kirli ilişkilere bulaşmış eğitim yöneticilerinin terfi ettirilmesi, liyakatin ve yükselme kurallarının uygulanmaması gerçek eğitim emekçilerinin şevkini kırmakta ve ne yaparsam yapayım zaten yükselemem duygusuyla atalete itmektedir. İnsanlar eğitimdeki haksız yükselme ve sürgünler karşısında güçlülerin haklı olduğu değil, haklıların güçlü olduğu bir eğitim sisteminde yaşamayı en doğal hakları olarak istemektedirler.

              Bir Zekiden İnsanların Üzerine Bombalar Yağdıran Bir Terörist Yaratabilirsiniz

Eğitimci deyince etik sahibi örnek insanlar değil de, eğitimcilerdeki “decadence” akla geliyorsa, etik hâkim olmadığından, bir zekiden insanların üzerine bombalar yağdıran bir terörist yaratabilirsiniz. MEB eğitim etiğine gereken önemi verip bu konuda gerekli hassasiyetleri göstermelidir. Etik yoksa zekâ atom bombası yaratıp insanları öldürebilir. İşte bu ince çizgiyi aşmanın en önemli yollarından biri eğitim etiğidir. Eğitim etiğinden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır…

TEILEN