KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Günümüz Dünyasının İmparatorlukları, Zihin İmparatorluklarıdır

Bir Beyin Dünyaya Bedeldir

Sizler Sadece Kendiniz Değilsiniz, Bir Ülkeyi Temsil Ediyorsunuz

Maalesef Bilim de Belirli Ülkelerin Tasallutu Altındadır

17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden Evliya Çelebi, elli yılı aşkın süreyle Osmanlı topraklarını gezmiş ve tüm bu birikimini Seyahatname adlı eserinde bir araya getirmiştir. Bu kitap sayesinde bütün imparatorluk birbirini daha iyi tanıdığı gibi; bu eser yerinde gözlem yapma adına da çok önemlidir. Ve günümüzde de artık “Ben bilmem, beynim bilir” diyen bir dönemden geçiyoruz. Dünyada bilgi ve akıl ekonomisinin ön planda olduğu bir dönem. Bu dönem öyle bir dönem ki, Evliya Çelebi’nin döneminden farklı olarak, günümüz dünyasının büyük imparatorlukları zihin imparatorlukları olacaktır. Evliya Çelebi’nin dünyayı dolaştığı gibi yine dünyayı dolaşmalı, ama bizler de beynimizin içinde dolaşmalıyız. Yani beynimizin seyyahları olmalıyız. Dünyayı insanların, insanları da beyinlerinin yönettiğini düşündüğümüzde, başarıların ilk ikametgâhının beyinler olduğunu görürüz. Bu yönüyle, ülkelerin gelişmişlikleri artık ülkelerin topraklarının yüzölçümü ile değil, o topraklarda yaşayan insanların beyinlerinin yüzölçümüyle ölçülmektedir. Bu günümüz imparatorluklarının artık zihin imparatorlukları olduğu tezini kuvvetlendirmektedir. İşte; MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Genel Müdürlüğü, bu zihin imparatorluklarının öneminden hareketle, 08-11 Ocak tarihleri arasında, İstanbul’da, Milli Eğitim Bakanlığı Adına Yurt Dışına Gönderilen Öğrencileri Bilgilendirme adı altında, bir takım önemli toplantılar yapıyor. Bu toplantı bağlamında; kısacası bu toplantının içeriğini, dünyayı Türkiye’ye getirecek olan, Türkiye’yi de dünyaya götürecek olan çağımızın Evliya Çelebilerini ele almaya çalışalım.

Bir Beyin Dünyaya Bedeldir

MEB’in bu önemli çalışması, bize ülkemizin kalkınmasının ve ilerlemesinin ana hareket ettiricilerinden birinin eğitim olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ülkemizin geleceğinin beyinlere yapılan yatırımlara bağlı olduğunu düşündüğümüzde, tabi ki de MEB’e ve eğitim sistemimize önemli görevler düşüyor. Bu, ülkemizin bilgi ve beyin temelli kalkınmayı sağlamasının önemine, zihin terinin en az alın teri kadar önemli olduğuna, ülkemizin beyin rezervlerini en üst düzeyde yetiştirmesinin gerekliliğine bir kez daha işaret ediyor. İstanbul’daki toplantıları organize eden Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü’nün ev sahibi konumundaki Genel Müdürü Edebiyatçı ve Felsefeci Bülent Çiftçi, bu toplantılar vesilesiyle, aslında, Ziya Gökalp’in Hars ve Medeniyet ayrımına işaret ediyor. Ziya Gökalp’e göre; hars yani kültür, bir milletin toplumsal hayatının ortak bilinciyken; medeniyet ise, milletlerin müşterek olarak oluşturduğu bir şeydir. Yani Genel Müdür, yurt dışına gidecek gençlerin, başlıktaki gibi, Ziya Gökalp’in hars ve medeniyet ayrımından hareketle, dünyayı yani medeniyetin unsurlarını ülkemize getirmelerini, ülkemizin harsi unsurlarını ise dünyaya götürmelerini ön görüyor. Buradaki temel amaç;ülkemizin gençlerinin, gidip dünyada farklı branşlarda, bu branşların en iyi olduğu yerlerde iyi bir eğitim almaları, bu eğitimi alırken ülkemizi orada en iyi şekilde temsil etmeleri ve eğitimleri sonrasında ise ülkemize gelip; ülkemizin gücüne güç katmalarıdır. Çünkü bir beynin dünyaya bedel olduğu bir dönemden geçiyoruz artık…

 

 

Maalesef Bilim de Belirli Ülkelerin Tasallutu Altındadır

Cumhurbaşkanı, geçenlerde yaptığı bir konuşmada; bilimin belli ülkelerin tasallutu altında olduğunu, bilimin insanlığın ortak faydasına hizmet edecek çıktılar üretmesi gerektiğini, dünyanın huzuruna ve refahına katkıda bulunacak bilimsel çalışmaların ülkemizden de çıkmasını istediğini, ülkemizin yeniden eskiden olduğu gibi bilim insanları için çekim merkezi haline getirilmesi gerektiğini ve bu anlamda; kendimizi sorgulayıp, tespitler yapıp, bu yönde hareket etmemiz gerektiğini belirtmiştir. İşte MEB’in bu çalışması, bu teşhisler, tespitler ve yapılacaklar adına da önemlidir. Cumhurbaşkanı’nın bilime verdiği önem adına da, büyük ve güçlü Türkiye için, yurt dışına gidecek bu gençlerimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Milli Eğitim Bakanı’nın ve YÖK Başkanı’nın açılışını yapacağı bu toplantılarda, önemli konular ele alınacak ve çalışma grupları olacak, her gün. Kimler mi var? Hepsine burada yer veremesek de örneğin; İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu, “Mevcut Kariyer Uzman/ Uzman Yardımcılığı Özlük Hakları ve Görev Tanımları” ‘nı anlatacak. Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Aktekin, Talim Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, Prof. Dr. Sadettin Ökten, Doç. Dr. Akif Kireçci, Burak Akçapar gibi isimler, farklı konularda bu gençlerimizi bilgilendirecekler.

Dünyadaki Gelişmeler Işığında Türkiye’nin Eğitim Gündemi

Kapanış konuşmasını Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin’in yapacağı son gün ise, Gazeteci Nuran Çakmakçı’nın moderatörlüğünde ERG ’den Batuhan Aydagül, EĞİTİMPEDİA’dan Ali Koç ve SETA’dan Müberra Nur Emin, dünyadaki gelişmeler ışığında Türkiye’nin eğitim gündemini konuşacaklar. MEB bu toplantılarla, Türkiye’nin gözleri olarak yurt dışına gidecek eğitim komandolarını, her anlamda, yurt dışına hazırlamak istiyor. Tek sevdası Türkiye olarak yurt dışına gidecek olan bu beyinler, belli bir etik içerisinde eğitimlerini tamamlamalıdırlar. Yoksa sadece ilimde ileriye gitmek fayda etmemektedir. Çok iyi beyinler yetiştirebiliriz ama belli bir etik yoksa önce insan ve ülkem diyemiyorsa, insanların üzerine bombalar yağdıran, zeki ama etik yoksunu beyinler ortaya çıkar.

Kısaca Ülkemizin Yurt Dışına Öğrenci Gönderme Tarihi

Yurt dışına öğrenci gönderme politikaları, Osmanlı Devleti’nin modernleşme politikaları çerçevesinde doğmuştur. Osmanlı modernleşmesinde; Tanzimat, II. Abdülhamit ve II. Meşrutiyet dönemlerinde, farklı ülkeler ve eğitim alanları tercih edilmiştir yurt dışına öğrenci yollamada. Örneğin; Tanzimat döneminde Paris, Viyana ve Londra’ya öğrenciler gönderilmiş ve bu öğrenciler, modern eğitimin sadece askeri okullarda verilmesinden dolayı, askeri okullardan seçilmiştir. Fransa, özelde de Paris, Birinci Dünya Savaşı’na kadar yurt dışı eğitimin ilk adresi olmuştur. Sonrasında Almanya ön plana çıkar. Kısaca özetleyecek olursak; Osmanlı’dan başlayan bir geleneğimiz var, yurt dışına öğrenci gönderme adına. Devamında ise, 1929 yılında çıkarılan 1416 Sayılı Kanun ile yurt dışı lisansüstü eğitim politikalarının temeli atılmıştır. Bu kanun çerçevesinde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ve 1987 yılında 2547 Sayılı Kanun’un 33. Maddesi değiştirilerek, yurt dışına burslu öğrenci gönderilmeye başlanmıştır. Ve günümüzde artık ortak bir akılla bu göndermeler yapılmaktadır. Tüm bunlarla amaç; lisansüstü eğitim aracılığıyla, ülkemizin gelişmişlik seviyesini arttırmaktır.

 

Bu Burslar Sayesinde Pek Çok Ünlü ve Önemli Kişi Yetişmiştir

Ülkemizde, 1929 yılından beri, yurt dışına lisansüstü eğitim için burslu öğrenciler gönderilmektedir. Bu burslar sayesinde, pek çok ünlü ve önemli siyasetçi, akademisyen yetişmiştir. Ayrıca; geldiğimiz noktada, sadece ABD’ye veya bazı Avrupa ülkelerine değil, dünyanın her yerine öğrenci gönderilmektedir. Buralara giden Türkiye sevdalısı öğrencilerimiz, hem ülkemizi orada tanıtmakta ve temsil etmekteler hem de dünyayı ülkemize taşımaktadırlar. Dünyanın en iyi üniversitelerine, ilgili alanlardaki en iyi hocaların yanına gönderilen bu beyinler, ülkemizin kalkınmasında birer hareket ettirici, lokomotif olmak durumundadırlar. Ve bu anlamda da, İstanbul’da bu hafta yapılacak bu toplantılar önemlidir. Böylelikle, hem bu bursiyerler nasıl bir misyonları olduğunu daha iyi idrak edecekler hem de alacakları detaylı bilgiler sayesinde, gittikleri yerlerde yaşayacakları sorunlara daha rahat göğüs gereceklerdir.

Yurt Dışında da Eğitim Almış Biri Olarak…

Yurt dışında da eğitim almış biri olarak, yurt dışına gidecek olan bu genç beyinlere önerim; yürüyecekleri yolun zor bir yol olduğunun farkında olmalarıdır. Asla öğrenmeye doymayın, hep aç olun, unutmayın; bu beyin besinlerinizle, alacağınız bilgi tohumlarıyla döndüğünüzde, bu ülkede harikalar yaratacaksınız. Tabi ki oradaki yeni yaşamlarınıza uyum sağlamada zorlanacaksınız, akademik zorluklarla karşı karşıya kalacaksınız, dil bariyerlerini aşacaksınız, sosyal zorluklar, kültür şoku yaşayacak ve dönem dönem de ayrımcılığa maruz kalacaksınız. Ama bu psikolojik ve finansal süreçte, devletimiz hep yanınızda olacaktır. Günümüz imparatorluklarının zihin imparatorlukları olduğunun ve bir beynin dünyaya bedel olduğunun farkında olarak, sizler sadece kendiniz değilsiniz, bir ülkeyi temsil ediyorsunuz. Sizler, Cumhurbaşkanı’nın söylediği üzere; bu coğrafyayı yeniden bilim merkezi haline getirebilir, bilimi belirli ülkelerin tasallutundan kurtarabilirsiniz. Bizler, her zaman, sizlerin yanında olacağımız gibi, dünyayı Türkiye’ye getireceğinize, Türkiye’yi de dünyaya götürecek çağımızın Evliya Çelebileri olduğunuza inancımız tamdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

TEILEN