KAYNAK – EĞİTİM AJANSI

Eğitime Bakan Değil, Eğitimi Bilen Bakan

 Eğitim Bürokrasisini Bilen Bir Bakan Olmalıdır

Köşe komşum ve Türkiye’nin en önemli eğitim beyinlerinden biri olan Alaaddin Dinçer, “MEB 79’uncu Bakanını, 79’uncu Bakanı Birikmiş Sorunlar Bekliyor” diye önemli bir yazı kaleme aldı. Dinçer’in de belirttiği üzere 1920 yılında kurulan ilk TBMM hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Rıza Nur’dan son bakan İsmet Yılmaz’a 98 yılda 78 bakan değişti eğitimde. Hasan Ali Yücel’in 7 yılı aşan bakanlığını saymazsak, eğitimde Milli Eğitim bakanları uzun süre görev yapmamışlar ve son çeyrek yüzyılda 13 bakan değişmiş. Oysaki eğitim gibi bir yaşı çeyrek yüzyıla tekabül eden bu alanda eğitimden anlayan bakanların istikrarlı bir şekilde daha uzun süre görev yapması gerekiyor.

                                                  Çok Bakan Değiştirmek İstikrarsızlık Getiriyor

Bu kadar çok bakan değiştirmek, eğitimde kaçınılmaz olarak istikrarsızlık getirecektir. Diğer taraftan eğitim bakanlığına 1974 yılından beri atanan 25 bakanın sadece 4’ü eğitim kökenlidir. E, doğal olarak Milli Eğitim bakanları, bırakın eğitim bilimci olmayı, eğitim kökenli olmayınca ve bu kadar çok değişince çelişkili ve tutarsız eğitim politikaları ortaya çıkmaktadır. Gelen bakanın eğitimci olmadığını düşündüğümüzde, bakanlığın ve eğitimin fotoğrafını çekmesi zaten ciddi bir zamanını alıyor, tam konuyu biraz anlamışken hoop bakanın değiştiğini düşünün.

                                               Eğitime Bakan Değil, Eğitimi Bilen Bakan

O halde 79. Milli Eğitim Bakanı’nın kim olacağından ziyade, hangi özelliklere sahip olması gerektiği üzerinde biraz duralım. Felsefede yaratıcı tartışmalarında bir görüş, yaratıcının ne olduğunu değil ama ne olmadığını söyleyebiliriz, der. Örneğin yaratıcı; insan gibi, ağaç gibi değildir der. Bu nedenle tersinden okuduğumuzda 79. Milli eğitim Bakanı’nın nasıl olması gerektiğinden ziyade, nasıl olmaması gerektiği üzerinde de durmak gerekiyor.

                                     Eğitimin Samsunlulara Değil, Samsun Ruhuna İhtiyacı Var

Yeni bakanın, çalışma arkadaşlarını belirlerken, belirli memleket, sendika, parti ilişkilerine göre değil, eğitim bilip bilmediklerine göre liyakat merkezli belirlemesi gerekirMutlaka her memleket değerlidir ama eğitimin ihtiyacı olan belirli bir memleketten olanlar değil, nitelikli olanlardır. İronik olarak, örneğin eğitimin Samsunlular klikleşmesine değil adeta Atatürk’ün yaptığı gibi bir Samsun ruhuyla seferberliğe ihtiyacı vardır. Yoksa bu yüzyılda belirli memleketler üzerinden eğitim klikleri oluşturmak kardeşlik duygularımıza ve eğitimimize zarar verir.  Diğer taraftan yeni bakanın özel okullarla ilişkilerini her açıdan çok iyi ayarlaması gerekiyor; özel okulların MEB’i içine alabilecek her türlü negatif ilişkilerini ve müdahalelerini engelleyecek şekilde.

                                            Eğitim Bürokrasisini Bilen Bir Bakan Olmalıdır

Yeni gelecek bakanın, eğitim bürokrasisini bilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde bürokratik kliklerden ve oligarşiden iş yapamayacaktır. Umarız yeni gelecek bakan eğitimimizin içini bilime, akla ve liyakate uygun bir şekilde doldurup, formüle edip, bunları eğitimden anlayan, eğitim tecrübesi olan ve akademik bilgiden anlayan ama bunu günlük eğitime de uyarlayabilen liyakatli, uzman(memleketli-akraba-eş-kardeş-yiğen, partili, sendikalı olmayan), sadece eğitimle ilgilenen bürokratlarıyla uygulamaya koyar. Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin…

TEILEN